2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1094
Okunma

Kaçınılmaz özlemlerin çelişkili kürelerine bakınca
Anlamsız başkaldırılarla geçiştiririz öğünlerimizi
Bir oyundur tıkırtılarla avuçlarımızı bırakan yaşam
Işıklar birer birer sönerken morlaşan gözlerimizde.
Sonsuz bir düşünüşün zifiri gecelerine düşler asarız
Sessizliğin korkak izbelerinde şarkılar mırıldanırız
Çoğalırken sancılarımız biz huzurun sokağını ararız
Toprağın isyan ettiği ölüm küllerini denize serperiz.
Unutulmuş bir kıyıdır belki içimizdeki ölümsüz ada
Yalnızlığın hicranlı şarkısıdır dudaklarımızdaki sevda
Hüzünlerle uzarken saçlarımız, sitemler ederiz yıllara
Kızıl bir gökyüzüne avuçlar açarız, isyankâr dualarla.
İhtirasların örsünde tükenirken sabrımızın kor demiri
Göçmüş bir geleceğin çarşısında ararız nar/ı sevgiliyi
Her mevsim göçebe umutların yüküyle geçeriz çölleri
Doyulmamış güzelliklerin mezatlarında satarız sevgiyi.
Usumuzda gariban bekleyişlerle, aşkı tavlarız tarlalarda
Soylu acılarla göçeriz sonbaharda kendimizden uzaklara
Soluk bir resimdir albümlerde kalan, düşeriz yanaklara
Küçücük bir deredir yaşamak, karışır bir gün ırmaklara.
Selahattin YETGİN
5.0
100% (5)