1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1364
Okunma

Yıllar sonra anladım bir fincan kahve kadar hatırımın olmadığını
Ve kapadığım fallarda fincanın dibine oturan telve karasının bahtımın aynası olduğunu
Çok uzun bir cümlenin içinde kayboldunuz değil mi?
Evet, bende böyle yitiğim sonbahar sarısı cesedimin içinde
Sormayın neden niçin diye!
Zor tutuyorum kusmamak için zamanın zehrini satırlara
Ha birde korkum sayfaların yetmeyeceği anlatmak istediklerimi yazmaya
Zaten mevsim sonbahar hüzün çökmüş bulutlar gri
Sanki sanırsın yüzümde sakladığım tebessümün asıl rengi
Düşünüyorum duvarlar yıkılsa kalksa perdeler
Kim dostunu bulur, düşmanını kaybeder
Bin düşünür bir araya gelip dünya yalan deseler
Buna beni ikna etmek isteseler
Gelmem yola vallahi dünya gerçek yalan olan beşer şaşar bilsinler
Ha beşer şaşar dedim de
Şaşıranların hepsi mi olur benim eteklerimde
Yoruldum desem;
Şaşkın sana ne dedim sen ne yaptın
Dün gece gördüm seni ters yola saptın
Sana başka sözüm yok bu alem içinde
Bir alemsin şaşkın sen alem içinde
Şarkısını nakarat edip dilime
Bangır bangır bağırmak küskün sesimle
Yetmedi sarhoşluğumun içinde yıkılıp bir köşede
Sızıp kalmak düş kırıklıklarımın renginde
Of be şairliğe özenen ruhum
Yordu milleti bu senin hüzün yurdun
Adın yok sanın yok cihanda bir silik kalemsin
Şiir yazayım ister derdini dünyayla yalan mı edeyim dersin?
Aklın ermez şaire yalan caiz der; bir güzel destan düzersin
Kim ne isterse onu görür kelamımın arasında
Kusurum varsa kul katında sığınırım Sübhanıma
Burada son vereyim mevsimin bana sunduğu duygularıma
Bilesiniz!
Parantez içinde
(O doğru söyledi)...
Kim mi?
Yalana mühürlü dudakların kızıl boyasından süzülen sızıntıların sahibi.
Nuray AYHAN...
5.0
100% (5)