3
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1230
Okunma
Gözlerinde bir hıçkırık sesi.
Şimdiki tılsımlar çok tembel
Yağmaktan bitap düşmüş bir bulut, ki en iyi arkadaşım
Dilleri çok zehirli, şehvetli yorgunluklarının
“Ağaç dallarında sallanan uyku kuyularını koparmayın, kırılırsınız”
“masalları doğru sür, riayet et, ten edebine”
Bana biçtiğiniz ömür bu mu; bu düzmecelerde
Bu çivinin tahtası benim, çakın siz, çakın daha
En baştan biliyordum, bir karanlıktan daha hızlı koşamayacağımı
Bazı cümlelerimin paramparça kalmış özneleri
Vakitsiz açan bir hüzün, ötesi çok daha ağır
Yeni doğmuş bir merdiven, daha kaç basamağı acılar içinde
Çıktıkça ateşler açıyor ışık çiçekleri, son basamakta ölü bir iskele
Yanaşamıyorum, o kadınlı saatlerime, son basamak ıssızlığı
Anadan doğma bir silgi, dilimdeki kirler
Alamazsın sen çölümü, boynumda birikmiş intihar tanelerini
Silemezsin fısıltımı, sana
Onca yılın telaşı, Pazar yerinde satılan yokluklarım
Daha o üzüm tepelerinde satacaklar geçmişimi
Sonra dörtnala öleceğiz, morarmış geceler hep bedava
Bir çatı katında döllenirken bir sonraki direncimiz
İşte tam burada konaklayalım, sen iyisin, atları ben vururum
Biliyorsun, bazı beraberlikler su istemez, iz istemez
Nihayetinde; gül, dikenin anasıdır
Oktay Coşar
5.0
100% (14)