4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2307
Okunma
sabahları ölü bulundum misafir gittiğim her evde
bir yattım birdim
bir kalktım ikiydim birdenbire
senin ismin çünkü hem bana
hem dünkü hayata fezleke
kentin damları
kuşku kıvamında yürüyordu çeyrek zamana
bir göz intihar ediyor
diğeri sürmesinde saklarken gerçeği
merdiven boşluğunda
kayıp diller elifbası söken çocuklar ağlıyordu
kuşkularıma ilahiler dilenirken
kal demelerle geçti ömrüm
yapay sarsıntılara fire veren bakışları sayarken
yap-boz parçalarım arasında
iyi niyet söylemlerim
ve kırılmaya kıvrılmış ruhum
kırık ampuller kadardı ışığın
bütün kamaşma bundan
ve bütün karmaşa
özlemek vakit alır ömür alır
hiç gerek yok
insanlar yalnızken aynalara bakarmış en çok
sırrında saklı bir iç sesin iniltisi ile çatlayana kadar
oysa baştan çıkmak giz değil
ödeşmekse unutmak
noktaların esamesi okunmazken
“git” kasidesi sular seller gibi ezber
caniler içlerinde taşırken kayıplarını
ben ancak ben kadar ölüm
ve senin gözlerin
yeminini bozan “bir duyun” beni
kal demeler ve çeyrek zaman
tozlu bağlaçlarda küflenmiş ketumdur
bir şeylerden geriye kalan
dökülür saçlarından
ilkyaz gibi
bırak toplama hafızaları
dağınık kalsın umutlar hiç zahmet etme
kılavuzu cehenneminde
sessiz harf taşıyan
yamalı bohçadan cinsiyetsiz ademoğulları
kalpten on beş gurur boyu eğildi
yaşanmamış her şeyin kudurgan parmaklarını
öperek kanatarak
dudaklarımız ürperirdi dilimizin seyrine
şu kanatlarım olmasaydı eğer
kanatırdım geçmişimdeki
geleceğin emanetçisini
söz bu işte
herkesin dilindeki çiğ
oysa sende bu şiire elçi
ben ilk bıraktığın yerdeyim
başka neremden açıklanabilirim ki
ben seni senle bitirdim yavaş yavaş
ağlamak gelmedi aklıma, gözyaşı hayat israfıdır…
alicengizoyunu
(…ellerim meşalen, gözlerim meşgalense eğer yaklaşmasın yüksek gerilim hatlı bedenime ayrılık… )