Cam YüreğimYüreğimin sarnıcında birikirken gözyaşlarım Bir gün yine aynı gözyaşların(d)a boğulacağım Hiç aklıma gelmemişti annem... Keşişlemelerin vurduğu Yer yer de kıblenin savurduğu esintiler kadar da Çorakım annem sensizlikte, susuzum Kurudum... Bir gölge lütfen! Hani Tuba gibi ama kökü sen/de olan Salınsın dallarından yüzüme vuran gölgen Ve kırılsın yüreğimde sıcaklığın anbean... Senden sonra yüzüm hiç gülmedi ki annem, hiç.. ’Cam Yüreğim’ ne çok parçalandı fanusunda Ve ben ne çok kırıldım, kırıldıkça... Hayat bencil annem kalpler fitne fücur yuvası Dünya; karayı ak, akı kara görmek isteyenlerle dolu Ben ise önümü bile göremediğim bu karanlılklar içindeyken, Sen söyle annem! Sence hayat ne renk? Oradan bakıldığında dünya ne renk görünüyor gözüne? Sence umut var mı hala? Ve bizler hangi umutsuzluğun yolcularıyız ki, annem? Hayata tutunmak uğruna çare arayan göçmen kuşları kadar bile değiliz Sürüklenip duruyoruz hayatın içinde Bizim geri dönüşümüz bile yok Sadece gidiyoruz dönmeksizin Hayat yaşandığı kadarıyla var annem Sonrası! Muamma... Duyuyor musun top seslerini? Sağımız solumuz savaş... Neyin peşindeyiz bilmiyorum ki Hangi doyumsuz yürekler doğurdu bizi... Hala açız annem... Hala bıraktığın gibiyiz, doyumsuz... Afrika’da açlık savaşı baş gösterirken Ve dünyanın Hemen hemen her yerinde açlıkla baş edilemezken... Bizler hala toprak derdindeyiz Toprak doyursun gözlerini diyeceğim ya, o da boş O bile kusuyor yuttuklarını... Biz insanların midesi nasıl bir midedir ki Her şeyi hazmediyor Her şeyi sindiriyoruz çabucak... Ve annem, desem ki şimdi sana ’’Cam yüreğime’’ bir taş at/san/ da Boşalsa ömrüm ağırlığınca Ve ben hafiflesem olabildiğince İnan canım da yanmayacak hiç... Yanan yürek İkinci bir kez daha haşlanır mı kaynarında... Dallarının gölgesi yeter bana Serinlemek istiyorum artık Serinlemek istiyorum annem Yanına vardığımda! Tuba’ca... Kardelen Tuba: Cennet’te bulunduğuna inanılan kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç. |
çok duygusal yakarıştı anneyle hasbihal
mürekkebi sağlam kaleme saygılarımla