8
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1400
Okunma
bir eskizdi çizdiğim
o yüzden renkleri yoktu
gölgeler oyun oynadı bana
güneş küstü mü bilmem gitti.
ayışığı net değil ki
ben nasıl göreceğim gözlerini şimdi
ellerinin esmer yalnızlığını çizecektim önce
sonra kalabalığa boyayacaktım
benim kalabalığıma
şapkana vurmuş sokak lambasının ışığını
gün güneşine çevirecektim
fısıltıların belirsizliğini
türkü rengiyle boyayacaktım olmaz mı
fısıltıları sırlara bırakacaktım yüreklerimizdeki
sırları seslere
asma kilitli ahşap kapıları açıp
elinden tutup
götürmeyi çizecektim en kuytulara
akşam üstü kızıllıklarında.
bir de saf düşlerini adımlayan
bir hafız resmedecektim
ezber eden değil koruyan anlamında adının
bozulsun diye değil, erişilmezliğinden çıksın diye düşlerin
kurtulsun diye boş emellerden
belki deli kız
eteklerini uçuşturarak koşacak, dönecek
sonra düşecekti kucağına yorgun
ellerin ovacaktı tuzu kalmış yaralarını
deli kızın
bir divaneliğin
yakan gülüşünü çizecektim tuvale
duvarlarını asla beyaza boyamayacaktım hayal evimin
beyaz
gülüşlerimi aydınlatsın diye dişlerimde kalacaktı yalnız
resim karakalem-çalakalem kaldı.
ellerin esmer yalnızlıkta hala bu yüzden
aslında yalnızlıkta kaldı mı bilmem
bildiğim benim kalabalığıma boyanmadı ellerin
ahşap kapılarda kilitler üstüne kilitler vuruldu
açılmasın diye
kuytular üstü kuytulara
fısıltılar şimdi kuşku ve acı dolduruyor yüreğime
türkülere sağır kulaklarım
deli kız, deli gibi yorgun öylece durmaktan
uçuşmak isteyen eteklerini tutarken
ve cennetten kovulmuşluğun kahırlı gülüşü
dudağındaki kırmızı
bir kara(n)lığında kalemin
bitmesine yakın yazıldı bunlar
bir dokunuşunla renklenebilir istersen
biterken kurşun kalem
boyalar açarız boyamak için kokusu içimize dolan
hadi gel
bugün bizim doğum günümüz olsun
nerdesin
Şaziye
26.06.2013
5.0
100% (15)