3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
882
Okunma
(Sivas-Yıldızeli Yıldız dağına)
Yıldız
Bu ne sessizlik,
Hangi hengâmede kaldı
Açmamış hercai menekşeler.
Tomurcuk duyguların
Dere yatağının kurbanı olmuş diyorlar.
Sesimize ses gelmiyor
Yankı yok yokuşlarında.
Mancınıktaki İbrahim gibi
Kalmış Yaradan’la başbaşa.
Nemrutlar içimizde geziyor
Ve zarar veriyor bize.
Yıldız
Bulutlar tacın
Olmuyormuş artık,
Ağlamıyorlarmış eteklerine.
Yasını tutar olmuş
Kızıl yıldırımlar.
Gök gürlüyor ama
Yankı yok yokuşlarında.
Kerbela olmuş buralar
Yezidini arayan
Peygamber torunu gibiyim,
Caht ederek şehadete koşuyorum.
Suya kanmak kalsın ahiretimize...
Yıldız
Bu ne efkâr,
Hezimete uğramış bakışların
Heybetin ürkütür olmuş,
Ya o çetin kışların,
Ki o kışlarda yanarmış yürekler,
Buz tutan ellere inat,
Severmiş yürekler.
Kaydırıyor ayaklarımızı münafık buzların,
Ve husumet-i Kureyş gibi rüzgarın,
Ve Ebu Cehil gibi
Zulmediyor yağmurun,
Biz de gideriz
Bulup bir sıddık yanımıza.
Biz de gideriz
Farz olursa hicret bize.
Yıldız
Senin elin tutulmaz artık,
Buralarda yaşanmaz,
Kalınmaz artık..
Ses yok, cevap yok, yankı yok.
Bir çerkez kızının tok bakışı gibi baharın.
Git diyor, nevruzlar
Çiğdemler, papatyalar,
Dağlar, taşlar git diyor.
Bir kuyu gibi iniltin,
Yusuf’u yapayalnız
Bilirsin içinde.
Oysa nice Yusuf’lar var
Mısır içinde.
On bir kardeşini getirecek dize.
Yıldız
Şimdi sen
Kal yalnızlığınla baş başa
Müsaade et bize...
ls
5.0
100% (1)