1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
951
Okunma
Kömür karam, sevdam
Bilinmezim,
Esmer güzelim...
İzahı yok durumumun
Sözlüklerde.
Ve çaresiz eczaneler,
Bir dost omuzu arıyor
Başım,
Gövdeme ağır geliyor...
Hüzünler çöküyor
Göğüs kafesime akşam vakitlerinde,
Bir ağlama geliyor içimden
Yerli yersiz,
Ne müzik, ne su çare
Ne de duyulmayan çığlıklarım,
Küçücük ellerin yetersiz
Sarmaya sarılmaya,
Hangi demde yaşıyor gönlüm
Aslı nerde kimbilir?
Ben
Nice kışlar görmüş bir dağım
Kaç rüzgar savuşturdum
Eşiklerimden,
Kaç deprem atlattım,
Kaç heyelan gördü eteklerim
Bilir misin?
Kurdu da taşıdım sırtımda koyunu da
Hileyi de bilirim oyunu da.
İcimde beslemedim hiçbir zaman şüphe,
Fokur fokur kaynayan ateşim vardı
Bir de cebimde biriktirdiğim tecrübe.
Kimi zaman dışlandım a canım
Kimi zaman taşlandim
Kimi zaman takdireşayan alkışlandım...
Ve en çok seni taşıdım
Damarlarımda...
Sembolüdur suskunluğum
İsmindeki sessiz harflerin a canım.
Kurşun yarası değil icimi sizlatan
Yokluğun.
Bulmacasında yenilmişim hayatın
Düzeltsem sagdan sola cana minnet
Uyduramiyorum yukarısını,
Aşağısı Allah’a emanet.
Dokuz rakamı
Dokuz sevgiye sığdır diyor kurallar
Zor bir hayli tabi
Hele bir de kısıtlı ise süren
Yuregini birden fazla da kullanamıyorsun
Suduko misali
Mecburen...
Sakın sen elveda deme,
Ellerim ellerinde özgür
Varlığında viran yerler şen şakrak
Ağlaşsak, demeden gün gece sarılsak...
Bakışlarında Volkan saklı
Coğrafyamı bozuyor kimyasalların,
Tarihinde buluşuyorum bilinmezlerin
İçim titriyor, başkalasiyorum
Trubulansa giriyorum...
ls
5.0
100% (1)