16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1764
Okunma
vakit ikindiyi geçti
yatsıya bir dize var.
güneş kesiklerine
aldırmadan
yazıp çizer uslanmaz kalem
koşup
ateş böceklerinin peşinden
kıl payı kaçırdık yine
aktı gözyaşı
yatsı zamanı ellerim karanlıktı
bir mum düşledi.
vuruldu düştü kırmızı
açtı sandığı harami gece
vakit tez canlı.
beyaz sayfalara dökülen
karanfil kanı.
soğudu kalemim
dibinde eşinen güz
mısralarla yanansa
eski bir eylül
sararan yapraklara
artık siper olmuyor
göğsümüz
sararsa da unutmaz
yazan eller
sığınaklara saklanırdı
sözler
çalınıp hayyam’ın rubailerinden
ve hatırlanır elbet,
gem vurmuştu karaca oğlanın
ayrılık dizelerine bu kalem.
şu an titreşen
bir iki keman sesinde
radyoda ağlaşan şiirler
hücrelerime hükmeden
ve beyaz sayfalara devrilen
buz tutmuş işaretler
kıta aralarına serpilen
bu gece
zor olacak belli ki,
ağlayacak yeniden
el açıp mevlanaya,yunusa
yardım dilenecek,
gökkuşağı geçirip mısralara
bu kaçıncı gecedir kim bilir
saymadım
koynumdan çalınan baharları
gülseydi ağladığı kadar
şimdi deniz akardı gerdanımdan
ve her eğildiğimde
kar taneleri dökülmezdi
kirpik ucundan
şimdi yazsan ne olur, bir leyla
akan kelimeler acılı, dizeler yaşlı
kim bent olur ona
şimdi aslı körelten kalemleri
kim duyar dudağın feryadını
şimdi alev alev yanan şirin
kaleminde şairin
Blackless