2
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1039
Okunma
hatırlar mısın şimdi
boğmaca kahkahalar saklardı gök
iki inzivâ arası küs paklayan dudakları
saçlarla kafesli riyâdan uzak utangaçlıkları
kaç bahar eskidi kim bilir
ne vakit kucaklamamışım kimseyi sen gibi
şöyle öldüresiye
demeyeli
hep çabuk üşürdü gözlerin
bilirdim
saçmalardın o vakit
kolumuza girerdi zaman
dururdu dünya
tanırdı saatler
gecikmiş sesinin içindeki lisana muhâlif kıvılcımlı tonunu
şâkilik bile para ederdi
seyrek sakallar bile sık taltif görür
hercâi diyordun bana
dar paçalı dudaklarına ispanyol kâfiyeli cesetler giydirip
nedense hep yokuşa yakın dururdu şeytan
oysa melekler benim avuçlarıma ilikli
aslında hiç dilimize sürmesek de
okkalı bir kıskançlık diyeti ziyafetteydi
sevmek; gizli öznelerin tüm fiilleri yüklenmesiydi hani
taşlarım olurdu cebimde
soluğu su diline, ıslığı suslarıma âşina
susmak ’ya bir gün gidersen’ korkutmaktı belki
onlar konuşurdu yerime
yeni yetme telaşlarımı dağıtsın diye
ne çok gevezelik ederdim
sırf iki kelime söylemeyeyim diye!
şimdi geride kaldı
cansız kelime yığınlarının altında
ve izlemek...
payına düşeni
şeker düşmüş çay bardağı kıvamında
bandajı biraz daha gözlerine çekerek
cam ardından bir yâkut elması okşar gibi
ya da
kurak bakışlarıyla insanın içini sulayan
sessiz bir ikonu
konuşmadan
dokunmadan
yakalanma korkusu olmadan
uzaktan öyle
hissiz
tekdüze
•••
•••
(burası okura ayrılmış iki boş dize)
şimdi her şey boş
her şey saçma
basmakalıp şiirlerin
ayak basmadığı cümlelerde yaşıyor aşk
ve zaman
ve yaşam
dünlere sarılı
içindeki lisana muhâlif
anlamsızlık ambalajlı tedirgin kutu
ve
kendini kovalamıyorsan kaçmana gerek yok
kovamıyorsan ?
işte o kötü
-topuk dikeni-
şiir ne söylüyor sabahtan beri
durma
topukla gölgeni!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (15)