13
Yorum
35
Beğeni
4,9
Puan
2234
Okunma


ben bu pencereyi örttüğümde akşamüzeriydi
babası gelmişti güneşin dağa gitmişti
komşu komşunun külüne muhtaçkenki halimdi
koyu kül rengi mostrasına atıldığım atarsokaklar
dağlara çıkmayı düşleyen bi şehir kuşuydum
teleklerim kırışmazdı yağmurdan güneşe değmeyle
kim arasa bulurdu kuyruğumla kesitiğim bulut izinden
ama en çok sesimden tanırdı itiş kakış nefes nefesimden
kalbim
kısacık hayatımın dülgeri
bastım işte bağrıma seversin sen kırkikindileri
duru su birikintileri
çamur iniltileri
şuncacık yüreğimin içinden geçmese geçmez diyorum
filan istasyondan kalkıp falan istasyona varacak
işleyen demirin ışıldayan sesi
annemi seviyorum
tirenleri de seviyorum
annemin tirenleri sevmemesini
maharetle makas değiştirmesine bağlıyorum
bi de baca tiryakisi oluşuna
göya içine çekmiyormuş mereti o da
yüzükoyun uzanmışım kelime darlığım var
hep de akşamaltı nüksediyor parmaklarıma bıçak gibi saplanan sancı
kitap mitap kar etmiyor
bir bir kapatıp atıyorum takvimden günün adını
kocakarı soğuklarını
cemreleri düşürüyorum
toprağa tohumları
koyunları kuzuluyorum
sayıyorum sayıyorum
bağlıyorum gecenin başını iğirdiğim iplikle
karpuz kabuğuna aldırıp denize girme
kanıp zırzırböceklerine geceyi bölme
günebakanların hepsi saf aldanıp güne yüzünü dönme
su balıkların
gök kuşların
insan korkmaz güneşin düşürdüğü gölgelerden
bi de korkmaz babası yanındayken akşam ezanından sonra
elleriyle tahta duvara indirdiği kurt izinden
5.0
98% (41)
1.0
2% (1)