10
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
2582
Okunma

...ablama...
ince yüreğimin kenarına
yara gibi işlendi gecenin kuzgun rengi
al anne
ak sütün gibi helal tak boynuna
sonbaharı doksandokuzluk tesbih gibi çektiğimden mi
dağılmıyor kara bulutlar
güneşin önünde hep gidişin
alıcı kuşleyin inip kalkıyor akşamlar
iki kişilik çay koyuyorum kuzinenin üstüne
onyedi yaşımı bir de gümüş tepsiye
yanına kafa kağıdımı
arkadaş olsun diye de radyonun sesini açıyorum sesime
hep bi tevafuk
sen tesadüfte diyebilirsin şimdi
yüksek yüksek tepelere
göğsümün ortasında tezene kesikleri
yanayım da görmesin senden başka kimse
durup mendilimi koyuyorum yerliyerine
yenilgilerimi yerliyerine
yorgun yanımı yaslayıp duvara
dipdiri çıkıyorum güne güneşe
ısıtıyorum evcil yanımı
mışıl mışıl susuyorum
oysa ne güzel gülerdim şakayıklar küserdi
durgun göl yüzünden havalanırdı yeşilbaş
gül sökerdi yelpiğin
kalmazdı ya hiç telaş
uzadı yine önüm sıra öleşcene helis yollar
kışt desem kaçacak aklıma
yalvar yakar çıktığım pileli ekose sokaklar
al şimdi dizini
uğunsun çatı aralığında yuvası dağılmış güvercin
koy yanına dizimin
dinelmiş kırkikindi yağarken dudaklarımız duaya
hadi demişiz analım bayramları
eteklerde ne varsa
çepelini ayırıp gözlerimizden
süsle
tarla dolusu gelincikle üstüm başımı
kuşları yakıştır en çok beliklerime
öpüp başımın üstüne koyduğum elleri çıkartalım gömütlükten
bırakalım kırlangıçlara çığlıkları
anne
anne
bölündükçe azalmıyor hiç bir şey
nasıl başlıyorsa alak insan olmaya...
5.0
96% (24)
4.0
4% (1)