12
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
2040
Okunma
Limonlu bir salı tarifi öncesinde
müstakil bir "bana geç kaldın" peronunda
tek kişilik masalına gitmek için bekleyen bir kadın
kadim bir kadın
belki de adın
göz bebekleri emeklemekten yorulmuş kadın
aynalarında bambaşka yolculuklardan
ödünç aldığı suretler
alnında geçmişten kalan meşru trajediler
daha çok sevmek istedi aslında
aslını astarını da pek fazla umursamadan
diri bir mevsimden daha yeni aldığı şevkle
elindeki kokulu inancı adama uzattı
gri bir cevap iki dudak aralığından geçmeye çalışan :
"üzgünüz limitiniz yeterli değil...
ama üzülmeyin
dünya
her üç yüz altmış beş düşte bir masalını tamamlar."
"ama... ama bir yanlışlık olmalı..." diyemedi kadın
gizemli kadın
pembe çiçekli gece gözlüğünü çıkardı gözlerinden
belli ki hafifçe titrediğinden olsa gerek
son ayrılığına kalınca bir şal örttü
üşenmedi gözyaşlarını yerden teker teker topladı
dağıtmadan aynalı kutusuna yerleştirdi
çatlayan kabuğuna çeki düzen verdi
avucundaki peçeteden resimlerle
betonlaşmış ruhundaki kan izlerini temizledi
tüm cömertliğiyle
ön yargılarını
ihtiyaç sahibi pişmanlıklarına bölüştürdü
ve tüm ihtişamını da yanına alarak
gölgelerini koluna taktı
gitti
iltihaplaşmış beklentileriyle
Oysa
Oysa daha o sabah
ne de iştahla yemişti
özlem kokulu kurabiyesini
ve limonlu kekini
ekşiliğinden hiç şüphelenmeden...
Oktay Coşar
5.0
100% (30)