11
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1481
Okunma
tesbih tanelerini toplayıp döküldüğü yerden
ipe diziyorum dualarımı
ipe diziyorum dediysem öyle değil
sıralıyorum art arda bildiğin vagonlar gibi
vagon deyince aklıma savaşlar geliyor
en çok da iç savaşlar ve evlerini terkeden muhacirler
sonra muhacirlere benzetiyorum kendimi yazarken
alelacele çıktığım yolculukta pek az şeyimi alabilmişim yanıma
geçmişle bağlarım kopuyormuş menzile yaklaştıkça
yaşayacak kadar aş, örtü,ilaç
en çok da ilaç gerekliymiş bulaşıcı hastalıklara
bir de eziyetine ortak olacak hâldaş
yoldaş da diyebilirim tabi ama
komünistlere yakıştırmışlar bu sözü zamanında
imtina ediyorum damgalanmaktan
ki insana yakışmaz damga
yani etiket desek mesela kibar olur
hoşa bile gider hani
ne fark varsa arada!
’’neyse iyice sapmadan yoldan ...’’diyecekken
-bir fikrinin de ucundan tut be!
birini de geçir yolun karşısına!
diye bağırıyor aklım.
sus!
anladık.
biz de farkındayız da olmuyor öyle ha deyince.
hah, yoldaydım!
yanımda eziyeti kanıksamış hâldaşlarımla
bitlenen saçlarımızı kestik sırayla
su yüzü görmeyen vücudumuzdaki yaralarımızı ellemeden
iyice hafifleyen yükümüzü bile taşıyamayacak kadar yorgun sırtlarımızı dinlendirdik bir taşın kıyısında
otu bile kalmamıştı geçtiğimiz yolların
bizden öncekiler yolmuş olmalılardı açlıkla
ardımıza bakmaya gücü kalmayan gözlerimizin yerine
kulağımızı bırakmıştık rasata
giderek azalıyordu seslerin rengi
paletindeki boyaları biten ressamın gözleriyle tamamladık resmi
koyu bir gri
kesif bir koku
ne kadar dayanırız bilmeden yürüdük haftalarca
ayağımızdaki pabuçların yerinde esen yeller
yaralarını ve şişliklerini bırakmıştı nasılsa
onu da götürseydi ya hayrına!
bıkkınlığın yerini alacak umudumuz da kaybolmuştu ufukta
yürüyorduk
sadece yürüyorduk menzile
nedenini niçinini unutmuş
yıkılıp yağmalanmış köylerde sinip
çamurlu sularda yunup
özgürlüğe gidiyorduk sürünerek
vagonlar vardı lokomotifinden kopmuş
bir de tespih taneleri
imamesini unutmuş
süründüm yazının yollarında...
5.0
100% (17)