10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2880
Okunma
bu son adım adım ileri
bu son
şiirimin tarihi
eksik kalan
satır araları var
bu gece dolar belki….
çatık kaş arasına yayılan
asırlara yüz süren ay
ben dökük o salaş
bilirim
ilkbahar kokar
mekânlarında
bu şehrin sonlar.
dizelerine aklımın
bir iki hece nakışlanan
yürüyorlar benimle
pierre loti’ye
damlarda yağmurlu bir telaş.
var
intihara konuşlanan
devrik cümlelerim
yarılmış gözyaşımdan
yürek lisanı lal bakışlar
güzide dudaklar şaraplı
konuş diyorlar
hıyar turşularına(limonlu)
meze olacak bizli mısralar
sol gözüm seyriyor
saniyelere sarılmış fısıltılar
yaralı üstleri kalın bandajlı
geri dönüyorlar uzak diyarlardan
cebimde saklı
çakmak çakmak
edepli cümleler
kırmızı bakışları dokunaklı
ırzına geçiyor silik yüzlü
elit boyanmış enteller
.
vakit boşluğu vuruyor
boşalıyor sandalyeler
şangırdatarak parlak kolyeleri
ince dudaklı gece lambaları
sağdılar gözlerime sütlerini
ne ay ne mevsim
benim umurumda mı
vah’lara saklanan kuruluklar
tek kelime kalabalıkları
acıtırken canımı
saydım yürek adımlarımı
yok sayarak varsayımları
ölmekle bağışlanmayan
korkular
nereye saklandı
titreyen kokular
koca şehir duy beni
gül kokulu sulara göm
bu gece pierre loti’yi
bir damla yağmur sakla
hatıra
boynu büküldü
tüm aydınlıkların
dirilirken karanlık
kalp izleri
masa altına saklanan
yıpranmış düşünce köpükleri
taştı bardaklardan
uğursuz ıslıkla
sallanan sarkaç
eğik başım üstünde
tekmelerim.
kanamalı haller bunlar
saklan…
binlerce
kırık yağıyor gökten
yüreğim kaç
şimdi
öğrendin
yazılmamış mürekkeple
alın yazısı
sen koy son noktayı
uzandı kirpiklerime
yosma kokan mekanlar
gonca gonca
kördüğüm ağlayan tüm
mavi ışıklar
saçlarıma gömüldü
yalnız
sallanan tirşe rüyalar
Blackless