4
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1487
Okunma

Öpmek için gel bu boşluğa
kaldırımlar savunamıyorken ayak izlerini
deli gömleği giymiş bir deniz dalgasını umursamadan
hani o dalga kıran , bizi hiç kırmayan bir şiire dönüşmüş
bestelenmemiş ceviz kabuğu cenazeleri toprağa
ellerimiz kınalıymış gibi
dizlerimizde yırtıklar
yamalanmış çocukça neşelerimiz misali
tozlu maviye kaldırmışız bütün faytonları
sokaklarsa sadece gri
bak öpüşmeni arzuluyor vişne ağaçları
yaprakları kemirilmemiş bir bahardan
gir içeri
gir içeri
tüm şehir suskun
gecenin ortasında damlayan musluğun dışında
çelimsiz bir düşün Afrikasıyız çokça
tüm şairler ise o kayıp kıta
farzet ki ayaklarının altında
tüm sefaleti masum bırakılmış gibi
terk edilmiş tokalarının arasında tutunan o ses
bir şiir
eksik bir ilaç misali
yaşama dönmeye söz vermiş yokluk
bak avuç içlerin benziyor zamana
hiç yaşamamış olmaya sendelenmeden
gir içeri
gir içeri
ve yürü
koridorlarından kurtulmuş odalar içimizde
hiçbir gözyaşı tanımlanmamış dudaklarının arasında
girintili çıkıntılı falezlerin kimyası bozulmuş olsa da, ben buradayım
boşlukta
daha fazlası için dua etmemiz gerekiyor olsa da, buradayım
boşlukta...