31
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
3002
Okunma

kuş üşüse bana
dağ kımıldatmasa bir taşını
yıldırım düşse
güneş gizlense karanlık şalvarına d’ağların
kaplumbağa ışıktan ürkse,girse kabuğuna
olmuşlar, olacaklar her şey bana
tren birden raydan çıksa
kuzular kurtlar bir karmaşa, koşuşsa
lâmba üflenmeden sönse
karanlıkta tutunarak yürüse bir kadın
ağlayarak burnunu çekse bir çocuk
biri adını unutsa umudun
bir çiçek yere gömse tomurcuğunu
su donsa, bana
duymuşlar, duyacaklar hepsi bana
gülse ağlasa yolcular
yağmur eteklerini toplayıp kaçsa
nisan karnı yarılınca toprağın
duyuluverse bir çıtırtı
görmese çiğdem,saklansa toprağa
köpeğin boynuna tasma takıp götürse çocuk
onları izlese ayağı sakat köpek
izlerinde donup kalsa bakışım
elin çenende oturuşun, hiç bakmasa
gidenler, kalanlar, duranlar, bana
çok uzaklarda üzülse insanlar
yine savaşlar olsa doğuda
otomatiğe bağlanmış gibi
insanlar öldürse birbirini
yollarını kesseler, adamlar kaçırsalar
biri doğudan çekse dünyayı
diğeri batıdan
çekip çekip sündürseler
bıraksalar
her şey bana
işçiler,memurlar yollara dökülse
kesilen ağaçları kurtamaya çalışsa öğrenciler
yolları kapasa, biber gazı yese
ülkeyi yönetenler saraylar yaptırsalar
yönetim sarayları, adalet sarayları
adalet vurulup ölse arada
hapisaneleri doldursa suçsuzlar
bana, baharda kar yağması yeşeren ağaçlara
annesinin dizlerini arasa
sokakta unutulmuş bir çocuk
burnunu çeke çeke ağlasa
gözlerinin varlığını unutsa insanlar
hiç açmasalar,kör kalsalar
ve...
vurulup öldürülse gören insanlar
1. 4. 1991 / Nazik Gülünay
Düzeltme: 21. 3. 2014