10
Yorum
47
Beğeni
5,0
Puan
475
Okunma

en yükseğinden alçaldım köprünün
martı kanatlarım değdi suya
denize nereden baksam akşamdı
duyulmuyordu cıvıltılı çocuk sesleri
kapısı örtük evlerin önünde
ellerini örmüyordu kadın
oysa ayaklarının altındaydı
mavi tüllü gökyüzü
çiçekli bahçelerinde esamesi okunmuyordu
gerilerde söndürülemeyen yıldızının
yanmayı sürdürürken flu görüntün
bir yerde cehennem zebanileri
yakıyordu ateşini başımızın üstünde
kuruyorlardı sarayını
hangi taraftan baksak yüzümüze
ziyandaydık
birilerinin önünde defterimizin sayfaları
sonuna kadar açık
istedikleri renge boyuyorlardı
istedikleri günleri
susup, sustuğumuzu bilmiyorduk
kayıp gidimlerde
kayboluyorduk yarına
umutsuz ne vereceğinden
dünya salyalı adamların
elinden çıkanları gördükçe
bir ateş yaksak dedik
denizin ötesinde
güneş rengine boyasak ovayı
bir yanda ışısa Anıtkabir
bir tarafta biz
AYSA ANKARA!
nasıl bir sınavdaydık
bakışlarımız dalıyordu denizi yutan yıldıza
yapılmıştı kara taşlardan
çocuklar atıyordu sapanlarından!
sapanın ucunda değilmiş özgürlük
kardeşin kardeşe düşürüldüğü yerde
ay gönlünce doğmazmış
ateşe verilirmiş güneş
izin verilirmiş sonra
yarım yamalak sunmasına
ışıklarını!...
10. 11. 2014 / Nazik Gülünay