6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1601
Okunma
GECE
GECE
duldamda mahsun mektuplar
dudağımda kurur kara gece
içer/im/de kısır kalmış birkaç kuru hece
paslıydı hep baktığım pencere
bir yanım cemrelere hasret üşürken
tenim kokunda kış döker
ve zulamda birkaç eski hatıra donup kalır
sarma sigara dumanı bir hasret tüter
görüşmecim olur düşlerim sabahlarıma
ki bu yüzden hep uykusuz erken uyanırım...
serçe kanadına karışır hep şafaklarım
kirpiklerimde geçmişin çizgileri
saçlarıma çiğ düşmüş rüzgara emanetim
alnımda hatıraların derin izleri nasırlı
kimsenin bilmediği bir mevsimdi elimdeki resmin
küskün kaldığım yastığım
altıma serilen döşeğim buz kesilmiş
bir yanda bahar düşlerin çiçek açar
bir yanımda ayrılığın yaprak döker yol kapar
İşte hep o zaman kararır gözlerim
karanlıkta peşine düştüğüm yıldızlarım
arkan sıra yürüdüğüm kaldırımlar
çelme dolar çelimsiz dizlerime
yığılıp kalır lambaların gölgesinde bir tarafım
o vakit saklanırım gökyüzündeki ayın karanlığına
sana gelmiş gibi bir tarafım
bu yüzden doldururum gönlüme her gece yakamozları
umarsız ucunda oturduğum uçurumlar
ya da kanadına sarılmak istediğim martılar
kanatlanır hep kıvrık dudaklarımdaki kelimelerden
sonrası hep sensizliğin senfonisi dalgaların sesi...
şiirlerin naçar kaldığı bir zaman başlar
dökülür yağmur
sonrasında bir nefesin uzun bir öyküsü olur
mahzeninde söylenmemiş sözcüklerin deminde
demin gibi aklıma gelirken kızılca kıyamet eski sevişmeler
terletirdi hep izlediğimiz ayın titrek gizemi
dün gibi yakamozlar ıslatırken gözlerimizin buğusunu ...
5.0
100% (8)