14
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2364
Okunma

’..bulut, altın parıltılarının hepsini
veda eden güneşe verir
ve yükselen ayı solgun bir gülümsemeyle selamlar...’’
uçurtmaları uçuranların
kanatları olmalı
ne de olsa zamanı sırtlıyor insan.
belki de daha büyümemiştim
içimi acıtmamişti daha
yakmamıştı göz bebeğimden hayat
ey çöl
ey parlayan umut
ruhumu sana bağlamıştım
ve sen sadece
umudu büyüttün
yüreğimin kırıklarında
dur, dur hele
daha değmedi
daha düşmedi
ulaşılmaz dağlara
o batmayan güneş.
belki de hala
sahip değilim
o cesarete
çünkü dilim
yara bere içinde
daha kurtulmadi
celladın bıçağı elinde
ve bir titrer ki içim
bir kıvılcımın değişinde
dudaklarım henüz
yıkanmışken aşkın alevinde.
ah evet
belki şimdi tam zamanı
arının çiçeği araması gibi
yıldızlar aramalıyım
ve bulmaliyim
saçlarında gecenın
ve unutarak
yürek atışlarımda
sığınımsız devinimdeki alevi
omuzlarına vermeliyim
hüzünlü bulutların
ki yağdırsınlar
çöle susayanların toprağına
aşkın o kara
o derin o saran gözlerin nemini.
nasıl anlatabılırım
serin sular gibi
ruhuma bir ürperti değdiğini.
ve bu nasıl anlatılabilir ki
daha yaşamadan birine.
ah beni gafil avlayanlar
bir fısıltıyla
kapımı çalanlar
ve uzak geceden koparak
gelen o zambaklar o laleler
()
bırakın unuturum
unuturum ben
unuturum her şeyi
geceler döndükçe sabahlara.
gülümse sen kalbim
gecenın gözyaşlarına
gülümse sabaha
ve dinmiş yağmura
parlayan ıslaklığında ki çimene
kalbim gülümse
vefamız olsun
rüzgarın tutuşturma haline
ve düşü uğruna
sıcak duyguların
o ateşten
o ışıldayan kutsal hâle/ye...
5.0
100% (12)