11
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2304
Okunma

Hatırlıyorsun değil mi çocuk?
Bir Ankara kışında ilk kızımız hoş geldi.
Ceren’in varlığıyla başımız göğe erdi.
Aşkımız meyve verdi, dünyalar bizim oldu.
Aşkım, oğullarımı hep ön planda tuttu.
Gururla dağcıklara sahiplenmiştim hemen,
Zaten büyük dağlar da miras ağa dedemden.
Bir şey var çocuk.
Ters giden bir şey var.
Ama ney?
Bir şey işte, öyle bir şey,
Kemiriyor içimi.
Sürekli uyuyor, ağlamıyor,
Benzerlerinin biraz başka biçimi.
Hasta, ama ateşsiz,
İyi, ama hep halsiz
Yollandık bir hekime, bizi içeri aldı.
“bu çocuk mongol”dedi, kanadımız kırıldı
Sevda masalımıza ilk nazar değişiydi.
Aşkımızın kadere, ilk baş eğişiydi.
Sarıp kırık kolları, yenimize sakladık.
Kara sanılan günü, sevgimizle akladık.
Aşkımızın şükrünü eda zamanı dedik,
Kızımız için yine hemen elele verdik.
Bak çocuk ben yine öğrenciyim,
Engelli kızımız için iyice yürekliyim.
Yeniden öğren-öğret sürecine koyulduk.
Kızımıza kol-kanat gerip pervane olduk.
Her minik uyanışın yoluna bin can koyduk.
Yılmak yok,
Bir hodri meydan daha,
Engelli bir çocuğu çıkartırım sabaha
Engelleri birlikte aştıkça adım adım
Açıldı tüm semaya daha güçlü kanadım.
Marmaris’im Çisem ikinci ışığımız
Geçen yıllara rağmen biz hala hep aşığız
Suriye ateş hattı aşkımızın şahidi
Her bir karış toprağı bize türkü söyledi
Akşam okul çıkışı bir telefon aşkımdan
Yorgunluk dediğin neki kanatlandım sevdamdan
Sabah kahvaltısını Şam’da Halep’te yaptık
Akşam gün batımında çölde uzanıp yattık
Ertesi sabah Ankara, derse devam deli yel!
Umurumda mı yollar umurumda mı sel?
Yıllar yılı böylece sevda masalı yazdık
5.0
100% (6)