4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
796
Okunma
Yürekler yarış eder katılaşmış taşlarla,
Gaflet keyif çatıyor oyunlar, oynaşlarla,
Ukba bir uzak mekan, gaflet sarınca gözü,
Yenik düşer irâde nefs ile savaşlarla.
Şuh bir gelindir dünya, nikah kıyar insana
İmanı mehir alır sahte göz kırpışlarla.
Av eder kendisini ava çıkar da insan,
Yenik düşer yemlere; hırslı savruluşlarla,
Akıl tutulmasıyla yıkar köprülerini,
Yorulur bataklarla, yol vermez yokuşlarla,
Kendisine düşmüştür insan soyu sonunda,
Söz vurur diğerini gıybetler, dalaşlarla.
Nice sofra kurulur, çiğnenir insan eti,
Badeler yudumlanır kan içen sarhoşlarla,
Prangalanır diller bir korku tünelinde
Sakın görme! düşünme! izinli konuş’larla,
Taltif görür zorbalar, çıkarcılar, zalimler,
Nice dalkavuklukla, ıslıklar, alkışlarla,
Dâr edilir namusa biçilen ulvi makam,
Yüzsüz sırnaşıklıkla, şirret sataşışlarla.
Ak yeleli aslanlar, küheylanlar vurulur
Zor yokuşlar üstünde cilvekâr bakışlarla,
Duygu iklimlerinde sırılsıklam yürekler,
Tahammül seferinde kalpten adanışlarla
Buz tutar duyguları zarif güvercinlerin
Muhabbet mevsiminde hüküm süren kışlarla,
Meze olur güllerin nâzenin endamları
Şehvet sofralarında; hoyratça sunuşlarla,
Kaçtığı sona varır insan yol bitiminde
Gaflet vâdilerinden kuralsız koşuşlarla,
Ve gün gelir oturur eyvâh’ın sofrasına
Nasiplenir çâresiz, ateş yüzlü aşlarla,
Yûsuf’un yâreni ol ey merhâmet membâı,
Boynu bükük bırakma; gözündeki yaşlarla.