0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1900
Okunma
ne denli sobelensem de körebelerinde kaderin
düşlerimi kurcalamaktan usanmasa
hayallerimi vursa da her atışta kör talih,
kaldırarak düştüğüm yerden
bırakırım yine de kendimi;
ben gibi mecnun ve hercâi,
sen gibi efsunkâr
ten gibi doyumsuz ateşlere.
nasıl ki bir hafakan kuşatması altında
elinde kalırsa çareler insanın,
işte öyle acı,
öyle yapışkan
kem kader kıvamında
başımda belâdır canım.
bir cinnet kıyısında
tutuşturmadan son bâdesini elime ecel,
yaslayıp başımı göğsüne hülyâların
düşsem diyorum düşler vadisine,
uyanmasam, ayılmasam,
kuşanıp gelse mehtabını geceler,
ve sen sakim olsan;
içsem leblerinden
zülfünün şebnemiyle karışmış
hayat şarabını
ve doğsa gözlerime yıldız yağmuru gözlerin
öylece kalakalsam;
mekan hangi mekandır,
zaman hangi devranda
bilmesem, anlamasam.
hiç küllenmesin diye közü ateşimin
yüreğimin yangınını gözlerinle yıkasam…
5.0
100% (3)