0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1099
Okunma
Bu şiirimi sınırda İsrail askerlerine posta koyan cesur kızın adına ithaf ediyorum.
Yedi renk açtım bu sabah
kayboldum beyazda
güneş alıyorken gözümü
saklayıp dikenlerimi günün labirentlerine
nefes almayı deniyorum
şöyle uzun bir seyahate şahit tutacağım yolları
yollar engebeli
omuzumda heybeler
güneş gözlüğü gözlerimde
gördüğüm kaçıncı boyut
kayıp bir çocuğum
bekliyorum bulmalarını bir köşeye saklanmışım
ben köşe kapmaca çocuğu
ışıl ışıl bir bahar sabahı kalanları geride sıfırlayıp
ben kayıp
kayıp bir kızım
dediysem de inanmayın
ölmedim henüz
kim ne derse desin en emin yer kendim
bir kapı açıyorum içimden annem
o hemşireler gibi
şehadet parmağı dudağında
diyor ki
sus
gölgemin bir kenarı yırtık
içime sızıyor ışık
ışık ışık
geçip renklerim prizmadan
neşeleniyor evlerin camlarında
yaraların üstü kabuk bağlamamş henüz
kıpkızıl bir korda dağlıyorum
kılıcımın ucunu
ardımda dağlar ovalar
düşler
düşüşler
kayba kaydoluyorum kapısında hududun
çöl sıcağı
tepemde güneş
yerden saklandığım yerde buluyorlar
dışı ediyorlar sınırın
sinir
yemeyeceğim tırnaklarımı
saklandığım köşeme
annem yazıyor
sus
ötede bir taş tek bir yapı yok
ne bir ağaç gölgesi
uzayıp giden ısırgan tarlaları
sarı sarı
beri yanda güne bakanlar
tarlalar
tarlalar
uçsuz bucaksız
esmer yanık tenliler
eller nasırlı
ilham olsun içimdeki hüzün heykeli Van Gogh
dünyevi her şeyden arınıp soyunmuş bir hisle
yedi kez yemin bozuyorum
kovboylar sürme de atlarını tırıs
birinin terkisinde kız kayıp
rüya değil yaşıyorum birinci elden dört boyutlu
yeni libaslara sarınıyorum kendimi
ne parfüm
kokmalı ne küf
şiire bir üflüyorum
püff
diye söndürüyorum yangınları
sönen mum için
ve bütün o kayıplar için bir mabet ve bir ayin heybemde
yeniden karıp parafini yazacağım duvarlara yazılar
savaş bitti
gazeteden kesmiştim kızın kayıp eşkalini
al kurdelayla bağlayıp saklayacağım çeyiz sandığımda
Yüksel Nimet Apel
31/Ocak/2013/Perşembe/Ankara
5.0
100% (2)