9
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1371
Okunma

’beni karanlık çağırıyor
beni kuyu
saçların çağırıyor beni
bölerek en derin uykuyu’
...
gövden çağırıyor beni
içinde tohum, içinde bahar sancısı
içinde; yeşil ve büyük ağaçların ardına sinmiş
kendi başına kendi yağmurları yağan
utangaç bir kızın ağladığı
yüreği uzak köşesinde, biraz da ihmal edilmiş
gövden çağırıyor beni
...
gülüşün çağırıyor beni
bahçesinden göğü seyre dalmış
çiçeklerin birbiriyle fısıldaştığı
gül tomurcuğuna meftun kalmış
kelebeğin işvesi bir tazeliğin çocuğu
evveli bilinmemiş büyülü gökkuşağının
ardından asılı kalan o rengarenk buğu
işitenin kendini açık denizde bulduğu
gülüşün çağırıyor beni
...
gözlerin çağırıyor beni
bir sedef nakış, kaşlarınla işlenmiş kaneviçe
bambaşka bir ay var içlerinde gölgesi göğü deşen
gece yarısına saklı yalınayak bir yıldız
yüreğe düşen
saçlarını kaybetmiş ilk güzelliğinde
ağlamış, ağlamış ve ağlamış utangaç bir kız
gözlerin çağırıyor beni
...
ellerin çağırıyor beni
rüzgarın mutlaka bir haber getirdiği
güvercinin yüreğinden geçmiş
merhametin gül bağına gizli bir şiirle süslenmiş
mahzun bir kuş bedeni, ekmek sıcaklığı avuç içlerin
ellerin çağırıyor beni, karınca kalbi ellerin
...
’saçların çağırıyor beni
bölerek en derin uykuyu
beni karanlık çağırıyor
beni kuyu’
5.0
100% (18)