3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
713
Okunma
Halikarnas balıkçısına bir denizci selamı
.
Güney ağaçlarının kırk döndüler savurduğu bir mevsimdi
amansız yol tarifleri hep yanlış veriliyordu
bordaları gümüş tenli gazellerle kaplı kalita miçolarına
Teleği pütürlü mağara kuşu da olmasa
yani uğursuz sayılmasa su dökülse arkasına
kara dağın koynuna kıvrılıp yatışını denizin
kıyısına varınca
sadece dinlemeyip duysa
dursa tiksinmesi de gözlerinin
sunturlu kılıçbalığı karartılarını görmeyecekti kuşatma hazırlığının
anakara ve onun soluk benizli yerlileri bir ara
Alargaları cennetin bin mil açıklarına çeken
kürek mahkumuydu sisifos
dişi doğduğu toprağın kuma gömülen doğusunda
solundaki boşluğu delta manzarasına açılan
ırmağı süslüyor, yüzüyordu. yüzündeki serapla
Serbest piyasa koşullarındaki cephede kurulmuştu o liman
bir inip bir çıkan pistova tıka basa barutlar doldurulduğunda
teke tek vuruşmanın ustası arkebüz
mertlik töresinin bozdurulduğunu henüz öğreniyordu
duba kılıklı hayat son düğümünü ona fırlattığında
dilin dile dolandığı oradan.
cehennemin bucağından...
Sonra. çok sonra
seyyal bir ses duyuldu
pante rey!
pante rey!
gövdene sarıl köklerini tut
ve kalbin gök’adam üzerinde kurulduğunu anla
*ispanyolca: hep akar
.
5.0
100% (11)