21
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
1909
Okunma

kollarını kaldır gözlerini kapat
şehirlerden gençliğimizi topladım geldim koynuna
dağıttığımız fırtınalar hayatın anlamını ararken
nasıldır bilirsin okula geç kalmış bir çocuk
ama aklı uzaklarda
hep bir yol kokusu üzerimizde
bir muammaya hayatı öğretmek, yoksa hayat mı muamma
sır sallansa dökülse gövdeden, yalnızlık acısı çiçeklenir mi yanıbaşımızda..
ben buralarda yeniyim
yarım kalan bir operanın kuytusundaydım
mozart requiemi ruhumda vaftiz etmiş
bir zakkumun dibinde kıvrılmış uyurken zehir zıkkım yalnızdım
karanlığın en derinindeyken alnımın vahşeti
bir düş düştü görkemli mezarlığıma
yokluğun hoplattı içimdeki tutkuyu
meleklerin yorgun kanatlarıyla tüy gibi sestim
çığlıklar sonrasından
makam bilmeyen ışıklarla , cayır cayır ıslanmaya
ateş böceklerinin şarkılarından geldim
bir efkâr üfledi beni yanına
mahşer çizgilerinden arınıp geldim
yirmibir gramın giyinmeyi unutmuş çıplaklığıyla
bir acıya karışmaya ramak kala
canımla buluşmaya geldim
en asi yerine dokunacağım gözlerinin
fısıldayınca yüreğine
hiç ait olamayacağımız yıldızların altında yaşadığımızı
bulutlanacak bakışların
karıncalanan su benim
yağmurla geldim
kuyular şahidimdir
masal uzun, kaf gittikçe grileşiyor
ebabil karışıp gitmiş gecenin kederine
güneş korluyor bakışı değene
içimizi yumruklayan korku mevsimleri unutturuyor
bahar duvar örmüş kafataslarına
uçurum kenarında ağlıyor kuş sesi
bir ömürlük vaktim var
hiç konuşmayan muhabbetim ben
dudağının kenarına konuğum
kimsesiz kalmış güzelim sözcüklerin
en aşık cümlelerini paylaşmaya geldim
bütünleşelim
gökkuşağını dize getirelim
çemberi kırıp çıkamıyoruz madem dünyaya
izin ver h-içine karışayım
seni özlediğim yerde büyüdü alnımın ateşi
külçıplak titriyor ellerim
ruhuna dokunduğum an gökten inecek eşgalim...
5.0
100% (33)