32
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
2827
Okunma

Her kavramı çağında, çağdaş manayla tevil
Edebilendir aşkı ancak âşıkça bilen
Ey kalemi alıp da destur almadan yazan
Öyle yaz ki hem mazi, hem de atide sevil
Olma, alçak gönüllü kisvesindeki azan
Felahındır sürekli çektiğin derdin, çilen
Sözü, süzüp yüz kere, geçir dokuz kerteden
Ebabilleri düşün; filleri de unutma
Ey göklerce imgeyi ödünç alıp kullanan
Bir sen misin bu elde geri kalmış erteden
Müştekisin, her zaman üzerine çullanan
Adamlardan, anladım; yeter, beni uyutma
Ne güldür, ki açmamış; ne tohum, çatlamamış
Kaside-i Bürde’yi yazan şaire ilham
Belki ezelden açan, güller şahı sultandır
Aklı, iz’anı sağlam olanlar atlamamış
Bilmişler ki olmayan sözü demek bühtandır
Kılı, kırk yarmış hepsi, kalmamışlar asla ham
Her dimağ kendisince dalarsa yerde, dibe
Her rüyayı yorarsa düşünmeden hayır’a
Yaşarken, yaptığıyla örnek olmak varlığa
Varis olur bu bab’da tüm mümeyyiz edibe
İster ki hiçbir kimse düşmesin bir darlığa
O zaman hiç yorulmaz düşse de hep bayıra
Sır dokur sır bilmezler; birlemez birde biri
Her canın binler ile anlatılan algısı
Olması gayet doğal, ötesi zorlamadır
Her kalemin mutlaka başka başka tabiri
Olduğunu bilmeyip, yok saymak horlamadır
Dağ gibidir insanın şaşırtan yanılgısı
Kimi bekler göklerden yağmurla bir işaret
Dökülsün tane tane suyla dolsun çatlaklar
Kimi kendinden geçer, sabrı çatlayan taştır
Kimi de sürgit uyur yapmadan bir meşveret
Bilmez ki, son durağı, kıpkızıl bir ateştir
Öylece sokaklardan geçip gider hortlaklar
Hiç de bilmeden gaybı, kaderi ve kazayı
Tutmayanlar dilini, ateşe sokup, çeker
Nerde başlamış pıhtı; nerede can kazanmış
Söylenenden fazlası yakar bütün azayı
Abeslerle iştigal edenler hep azanmış
Düşünmeden her yere her dem günahı eker
Âdem aleyhi-s-selam devrinden günümüze
Bakarsak gelmiş, geçmiş tüm canlı, cansız türe
Görürüz ki âlemde bilinmeyen şeyler var
Bilmek için uzansak, başvursak dünümüze
İşte böyle durumda sükût belayı savar
Aldanmamış oluruz mesnetsiz tevatüre
(23.09.2012 / Elazığ)
Güneri Yıldız
5.0
100% (32)