(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Suç yıkıldı tepetaklak oldu sözcükler göğsümde ur ormanları
- Ah bu kaçıncı yanışım? -
Aşk da aldı gitti başını yağmur kendini kirletti yıkadım….
Gönül arsız söz dinlemez!hem yanar ,hem yakar aşksa gitmez,döner dolaşır yine gelir oturur gönül denen köşküne.duygulu güzel dizeler. tebrik ediyorum şairemizi başarılarınız daim ilhamınız bitimsiz olsun. sevgiyle.
Temsil ettiği akımda ısrar eden, biçem bütünlüğünden ödün vermeyen bir şiir. Pek öyle anlaşılmaz yanı da yok. Okura geniş özgürlük vermiş. Türkçe şiir yazmak, dili buradaki gibi hatasız kullanmayı zorunlu kılar kanısındayım.
İsyankar ve ölçüsüz dadaistlerle, alaycı ve buluşçu modernite ötesi şairler; klasik akımlara hatta modern akımlara karşıt şiirler yazmaya çalışırken-ki bizim son 30-40 senenin kendini elit sayan şiir akımı bu etkidedir sanırım-şiiri; Nasrettin Hoca'nın tüylerini yolup da, "şimdi kuş, kuşa benzedi" demesine benzetiyor olmaları endişe verici ve şiirin hedefi olan halktan kopuşuna ve intihar edişine çanak tutmamalıdır.
Söylemesi kolay yapması zor ama gene de söyleyeyim; bu şiirde seçilen sözcüklerden birkaçı ses uyumu bakımından, birkaçı da anlam, anımsatma bağdaşımı bakımdan yerlerini daha uygun sözcüklere bırakabilir miydi acaba. Öyle ki; bir keman konçertosu dinlerken ramazan davulunun araya girmesi hoş olmaz. Öyle ki; sakin bir ortamda zevkli bir akşam yemeği yerken, pencerenin önüne dikilmiş parmağını burnuna sokup çıkaran simitçiyi görmek istemez insan. Değerli bulduk, sevik ki yazdık efendim. Kutluyorum.
"kalbimin çitlerine takılan bakışını"... Yalnız bu dizeyi yazabilmek bile ne kadar başarılı olduğunuzun göstergesi...Ünvanı hakeden bir şiir...Kutluyorum....
Sesi içine akan gecenin gözbebeğiydim kaç ırmak boğuldu uçurum boylarında boy verdi sevgilim bombardan sesiydi her senfoni
merhaba güzel insan tebrikler bazen yağmurlarla gelir şiir hayat yağmurlarla temizlenir bezen yağmurun sesinde vururuz ayrılıkları asıl yüreği aşka kurmalı usta aşka kurmalı düşlerde kal
Irmağın boğulması, falcının falına bakmak... ve yağmuru yıkamak... Kişileştirmeye (teşhis) başvurmak gayet doğal ve güzel bir usüldür. Üstelik mebnileşmiş olsa bile severiz biz onu Türk şiirinde... Gülümseriz; Rakım Çalapala'nın çocukluk şiirlerinde gördüğümüze, büyüyünce Ahmet Hamdi'de de rastladığımız için! Özenir biz de başvururuz buna, üstelik bu, vurguyu güçlendirir! Ama bu fütursuz imgeleme merâkı, çığırından çıkarmaya yeter bir metni! Ve bu da üzmelidir şiirseverleri! Çünkü "İstiareyi Musarraha" bile bu kadar sıradan olmamalıdır. Akla gelenin bu denli özensizce bi araya getirilmesiyle şiir yazılabileceği kanaati sizde nasıl hasıl oldu bilemem, lâkin bildiğim şu ki; Türk Sanatı ve onun bir nüvesi olan Türk Şiiri, teşbih ve istiarelerin, hatta duyguların halka dağıtmak için torbadan mesir macunu çıkarırcasına rastgele dizilmesiyle icra edilecek bir edebiyat türü değildir. Bu eleştirinin sahibi başta olmak üzere sitedeki şiirseverlerin hiçbiri Türk Şiiri'nin velinimeti değildir muhtemelen, amma ve lâkin elden gelen itina da gösterilmeli! Emin olunuz şahsınıza da, günün şiiri seçenlere de saygımda bir eksikliğe neden olmaz düşündüklerim! Ancak yukarıdaki metin ve onun seçilmesine sebeb olan saikler bu saygıyı haketmiyor maalesef ve bu yüzden daha fazla kelâm edemeyeceğim. "Şiir"le kalın...!
salurhan tarafından 12/10/2012 3:05:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Rica ederim! İster duygularınız, ister istiareleriniz sonsuzca akıp gidebilir, çünkü elbet bu sizin şiiriniz! Kastettiğim bu benzetmelerin yerleştirilmesi idi... bunların biribirini boğacak kadar çok olması... Kemiyet değil keyfiyyet içerdiğinde daha iyi bir istiare ile karşılaşılır kanaatinde idim... Keza cevabınız şiirinizden daha keyfiyyetli oldu, sevindim!
Şiir dolu nice seneleriniz olsun diler, selâm ederim...
:))) teşekkür ederim hocam eleştiriye:)) "Ama bu fütursuz imgeleme merâkı, çığırından çıkarmaya yeter bir metni! Ve bu da üzmelidir şiirseverleri! Çünkü "İstiareyi Musarraha" bile bu kadar sıradan olmamalıdır." demişsiniz de ben sizin düz cümlenizi anlayamadım. Sanırım cümle dizilişlerinde olumluluk-olumsuzluk hatası var. Üzülsünler mi üzülmesinler mi şimdi?:))
Şiiri niye seçtiler bilmem ( çok umurumda da değil açıkcası) ama sizin dediğiniz o torbayı doldurmak için bir ömür harcadım ben. Bu işin emekçisiyimdir, hakkımı yemeyin tek şiirle:))
Şiire başladığımda bile kimseye özenmedim ki 25 yıl oldu hâlâ özenmem; şiirlerimi okursanız hiç bir öykünmeye rastlayamazsınız. Eğer varsa o şiiri toptan yırtar atarım çünkü.
İstiare konusuna gelince; bu bir vizyon yeteneğidir aslında ki şairi şair yapan da budur. Sizin anlamamanıza üzülmedim yanlış anlamayın, son derece normal bu yoksa siz yazardınız bu şiiri değil mi?
ilginize ve emeğinize çok teşekkür ederim... saygımla...
Rica ederim! İster duygularınız, ister istiareleriniz sonsuzca akıp gidebilir, çünkü elbet bu sizin şiiriniz! Kastettiğim bu benzetmelerin yerleştirilmesi idi... bunların biribirini boğacak kadar çok olması... Kemiyet değil keyfiyyet içerdiğinde daha iyi bir istiare ile karşılaşılır kanaatinde idim... Keza cevabınız şiirinizden daha keyfiyyetli oldu, sevindim!
Şiir dolu nice seneleriniz olsun diler, selâm ederim...
:))) teşekkür ederim hocam eleştiriye:)) "Ama bu fütursuz imgeleme merâkı, çığırından çıkarmaya yeter bir metni! Ve bu da üzmelidir şiirseverleri! Çünkü "İstiareyi Musarraha" bile bu kadar sıradan olmamalıdır." demişsiniz de ben sizin düz cümlenizi anlayamadım. Sanırım cümle dizilişlerinde olumluluk-olumsuzluk hatası var. Üzülsünler mi üzülmesinler mi şimdi?:))
Şiiri niye seçtiler bilmem ( çok umurumda da değil açıkcası) ama sizin dediğiniz o torbayı doldurmak için bir ömür harcadım ben. Bu işin emekçisiyimdir, hakkımı yemeyin tek şiirle:))
Şiire başladığımda bile kimseye özenmedim ki 25 yıl oldu hâlâ özenmem; şiirlerimi okursanız hiç bir öykünmeye rastlayamazsınız. Eğer varsa o şiiri toptan yırtar atarım çünkü.
İstiare konusuna gelince; bu bir vizyon yeteneğidir aslında ki şairi şair yapan da budur. Sizin anlamamanıza üzülmedim yanlış anlamayın, son derece normal bu yoksa siz yazardınız bu şiiri değil mi?
ilginize ve emeğinize çok teşekkür ederim... saygımla...
Evvelki gün ya da dün olsa gün şiirlerinize eleştirilerinizi okumuştum. Ve hiç tanımadığım halde iyi şiirler yazdığınız izlenimi uyanmıştı. Ve birkaç şiirinize baktığımda yanılmadığımı anladım.
Şiir oldukça zaman isteyen ama başarısı zamandan çok; emek, doğruyu görme okuma değerlendirme ile doğru sularda yıkanma ile ilerlenebilineceğine inandığım bir edebî dal. Ve çok yazmakla değil çok okumakla gelişen bir dal ayrıca.
Ve iyi şiir bazen ilk satırıyla bazen bir bölümüyle kendini belli eder, şairini sunar tıpkı sizinki gibi. Bu kadar yalın bu kadar fazlalıksız ve bu kadar kısa dizelerle zihinlerde metafor oluşturmak ise bu işin ustalığı, sanatı...
Sitede bu payede yazan bir elin parmakları kadar kişi yok. Ve şiirin zamanla ilerleme sağlayacağı umudunu da ben şahsım adına yitirdim. Bu gibi elit şiirleri okumak, faydalanmak, öğretisini alkışlamak pek tavrımız değil nedense. Dahası iyi şiirin değerinin nerede olduğu, edebî değer yaratan yanının ne olduğu konusunda ülkece bir ortak konsensusumuz yok maalesef. Ama üstadın dediği gibi ''ülkedeki her iki insandan üçü şair!''
Şiir tümüyle üst düzey fakat affınızla ''tepe taklak'' zarf olarak yazılı sanırım birleşik olmalı kanımca, bir de şiirin sonunda dört nokta koymuşsunuz, üç olmalı idi. şimdi derseniz ki ; yahu hiç mi güzellik yok da bunlara diktin gözünü...Var olmaz mı bunları belirtmemdeki esas sebep altında hem de siyahla belirttiğiniz o Türk Dili Dergisi anteti!
Fakat bu şiirin büyüsünü sihrini bozar mı asla bozmaz; çünkü:
''lâterna sesli sokak'' ''Sesi içine akan gecenin gözbebeği'' ''bombardıman sesli senfoni'' ''korku dolu kese kağıdı'' ''kalbin çitlerine takılan bakışlar''
ve bence en bâkir şah dize olan ''kalça çıkığı yürünen özgürlük'' ''göğüsteki ur ormanları''
gibi muazzam ve oldukça bâkir imgelerle bezeli sıra dışı bir anlatım ve usta işi bir peysajlama var.
Paylaştığınız için ve yazdığınız değil okuttuğunuz için şiir adına teşekkürler...
Sanırım takıldığınız nokta şiirin kapalı oluşu; aynaya dokunarak sırrı göremeyeceğiniz, sözü ne kadar da doğru oldu burada aslında:))
Evet şiir kapalı, eski sayılabilecek bir şiirim 1999 da yazmıştım ancak aradan geçen yıllarda üzerinde hiçbir değişiklik yapmadığım için 2005 de basılmasına rıza gösterdim. Salurhan'ın dediği gibi şiirimi bastırayım ya da hayde hoppala şiir yazayım hevesinde hiç olmadım tam tersine hep bastırmaktan kaçınmışımdır. 25 yılda toplasanız 100 şiircik çıkmaz.
Şiir neden gizli peki?
Acaba acılarım çok derinde olamaz mı? Belki ancak bu kadar açığa çıkmasına dayanıyorumdur.
Şair ve okur arasındaki ilişki bir yaşam ve kültür kesişmesinden ibarettir. Aynı yollarda eğlenmemiş, zorlanmamış, aynı manzaralardan geçmemişseniz elbette anlayamazsınız ki zaten ben de anlatmaya çalışmıyorum. Aynı acılardan geçenlere şifreli sesleniyorum. Acımı ortaya döküp höykürerek herkesi rahatsız etmiyorum, ağlamıyorum. Bir balık kadar çığlık atıyorum belki de:)
Höyküren, ağlayan, böğüren arabesk toplumun bireyleri olarak acının sessiz dilini algılayamıyor olabiliriz.
neyse:)))
biz kuyrukların, yokluğun çocuklarıyız et ve şeker kuyruklarında az mı bekledimdi:))
umarım sizler bir "merhaba" demek için kuyruğa girmek zorunda kalmazsınız benim gibi:))))))
Harikasınız:)) çok çok memnun oldum eleştirilere... üstelik bendeki üşengeçlik sizde yok, varolasınız:)) Öncelikle emeğinize, ilgi ve bilginize, zamanınıza, elinize sağlık. Keşke tartışma forum gibi bir yerde olsa da konuşmalar arada heba olmasa. Eleştirilerinize yanıt vermeye çalışacağım. "şair açıklamak zorunda değildir" derler ama ben sınıra kadar açıklarım yani düzyazı sınırını aşana kadar açıklarım yazdığımı ve de her tür eleştiri, en ağırlarını da memnuniyetle kaldırırım. Sizin eleştrinizi etkili yorum seçtim ama 2 hakkım olsa "Salurhan" yorumunu da dikkat çekmek için seçerdim Avşaroğlu da harika...
Vallahi hocam ben bu şiirde Macarca anlaşılmaz kelime görmedim. Ve şu da kabul benim tarzım bir şiir de değil. Fakat bu da bir tarz ve ona da saygı duymak gerekir. Ben neye bakarım şiirde, okurken beni kelimelerin anlattığı dünya dışında bir panaromaya götürürüyor mu, ille çok imgeli olmasına gerek yok, bana o ruhu yaşatabiliyorsa , hiç umurumda olmaz intihar mı eder kendini mi asar! Çok zaman olur mesela aşir içindeki hüzünü anlatırken öyle anlatmak isterken bir kelimeye değer bir cümle kurar bana yaşama hevesi gelir ben öyle alırım. eh serde dedlilik de varsa hele ben gibi o ne derse desin ben bildiğimi alırım.
kaldı ki; şiir kuvvetli olmasa bunları konuşuyor olmazdık en azından ben. Ve biliriz ki mükemmel ve hatasız şiir de olmaz.
Ne geldi aklıma hani bir slogan vardır bizde kapalı şiirleri tenkit konusunda bir belirgeç; ''yazdığını dağdaki çoban bile anlayacak'' iyi de usta şimdi zaman değişti her çobanda son model telefon kelime dacarcığı bizden fazla neredeyse ve şimdi bizler onların söylediklerini anlamıyoruz:)))) tüm şiirler tüm sloganlar sosyal paylaşım sitelerinde cenk atıyor.
Filiz hanım umarım sayfa kirliliği saymaz bunları. Binboğa hocam gerçek şiir erbabıdır dediğim ender insanlardandır. Ve şiir de tüm iyiniyetli fikirlere ve hatta eleştirilere açıktır ki böylesi şiir yazan biri bunu aşmıştır derim kesinlikle...
Eğitimde bir prensip vardır:Çocuğa doğru davranışlar için ilham verirsiniz.Çocuk öğretmenin ne istediğini hisseder, bu gizli lisan ile anlaşır ikili.Metin -okur ilişkisi de böyledir aslında.Yazar her göstergeyi,eğretilemeyi açıklamak zorunda değildir; hatta özellikle şiirde üst-dil yaratma gayesiyle ulusal dile ters gelen özgün kullanımlarda da bulunabilir; ama salt kapalı yazacağım diye okura Macarca "günaydın" derseniz, okur onu pek âlâ da küfür olarak algılayabilir.Yani demem o ki, gerek bağlamda gerekse dil-söz bileşkesinde okurun metni çözebilecek ipuçlarına ihtiyacı vardır.
Sayın hocam şiir şairin hayal dünyasındaki dansı ise, ve herkes aynı duyguyu alsın istense o zaman düz yazıdan ne farkı kalırdı. Her şeyi açık açık yazmak olmamalı ki okuyan herkes kendi belleğine düşenleri toplasın. Sonra şiirin anlattığı ile okurun algıladığı aynı olmaz . Hatta metafor dediğimiz şair başka bir şey hissederken okurun kendi hislerini oluşturursa o büyük iş başarmıştır bence.
Bir örneğim vardır bu konuda; hepimizin ezbere bildiği şarkısı da olan Attila İlhan'ın şiiri
MAHUR BESTE ''Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız ''
burada ne anlatılır diye sorsak birine ne der; biri bu adamın bahçesini talan etmiş, ya da yıldırım filan düşmüş, ya da adam yaşlanmış eski günleri yad ediyor karısıyla ağlaşıyor demez mi! ki; anlaşılması gereken de o normalde.
Fakat İlhan demese hiç kimsenin bilemeyeceği bir hikâyesi vardır!
Bu şiiri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasına duyduğu üzüntüyü anlatmak için yazmış! Ama ben ne zaman dinlemesem; hikayesini bildiğim halde hep sevgiliden ayrıldığım günü :) ya da içime hüzün oturduğunda gelir aklıma.
Yani şiiri anlamak ille de ne amaçla yazıldığını bilmek değil her zaman. Ha bu demek değil elbet saçma sapan kelimeler bölüğü olsun. Demem o ...
Efendim, imgenin karşıladığı bir gösterge yoksa o söz sadece afaki bir söylemden öteye geçmez; gerçi şairin dil hakimiyeti bize ikinci görüşün geçerli olabileceğini, yani aynanın arkasındaki sırrın dokunmakla anlaşılamayacağını söylüyor gibi...
Şiirin oldukça kapalı olduğunu ve şairin böyle bir tarza sahip olduğu imâ ise dediğin haklısın derim usta kendi adıma. Ama hani derler ya iyi şiir ''güzel kadın gibi biraz örtünük '' olurmuş.
Ben diyenlere saygı duyarım ki; buyuran hayli saygın bir zattır çünkü.
Ayrıca ben yazmayı unutmuşum çok esaslı aliterasyonlar asonanslar ses oyunları da vardı ayrıca.
Sanırım takıldığınız nokta şiirin kapalı oluşu; aynaya dokunarak sırrı göremeyeceğiniz, sözü ne kadar da doğru oldu burada aslında:))
Evet şiir kapalı, eski sayılabilecek bir şiirim 1999 da yazmıştım ancak aradan geçen yıllarda üzerinde hiçbir değişiklik yapmadığım için 2005 de basılmasına rıza gösterdim. Salurhan'ın dediği gibi şiirimi bastırayım ya da hayde hoppala şiir yazayım hevesinde hiç olmadım tam tersine hep bastırmaktan kaçınmışımdır. 25 yılda toplasanız 100 şiircik çıkmaz.
Şiir neden gizli peki?
Acaba acılarım çok derinde olamaz mı? Belki ancak bu kadar açığa çıkmasına dayanıyorumdur.
Şair ve okur arasındaki ilişki bir yaşam ve kültür kesişmesinden ibarettir. Aynı yollarda eğlenmemiş, zorlanmamış, aynı manzaralardan geçmemişseniz elbette anlayamazsınız ki zaten ben de anlatmaya çalışmıyorum. Aynı acılardan geçenlere şifreli sesleniyorum. Acımı ortaya döküp höykürerek herkesi rahatsız etmiyorum, ağlamıyorum. Bir balık kadar çığlık atıyorum belki de:)
Höyküren, ağlayan, böğüren arabesk toplumun bireyleri olarak acının sessiz dilini algılayamıyor olabiliriz.
neyse:)))
biz kuyrukların, yokluğun çocuklarıyız et ve şeker kuyruklarında az mı bekledimdi:))
umarım sizler bir "merhaba" demek için kuyruğa girmek zorunda kalmazsınız benim gibi:))))))
Harikasınız:)) çok çok memnun oldum eleştirilere... üstelik bendeki üşengeçlik sizde yok, varolasınız:)) Öncelikle emeğinize, ilgi ve bilginize, zamanınıza, elinize sağlık. Keşke tartışma forum gibi bir yerde olsa da konuşmalar arada heba olmasa. Eleştirilerinize yanıt vermeye çalışacağım. "şair açıklamak zorunda değildir" derler ama ben sınıra kadar açıklarım yani düzyazı sınırını aşana kadar açıklarım yazdığımı ve de her tür eleştiri, en ağırlarını da memnuniyetle kaldırırım. Sizin eleştrinizi etkili yorum seçtim ama 2 hakkım olsa "Salurhan" yorumunu da dikkat çekmek için seçerdim Avşaroğlu da harika...
Vallahi hocam ben bu şiirde Macarca anlaşılmaz kelime görmedim. Ve şu da kabul benim tarzım bir şiir de değil. Fakat bu da bir tarz ve ona da saygı duymak gerekir. Ben neye bakarım şiirde, okurken beni kelimelerin anlattığı dünya dışında bir panaromaya götürürüyor mu, ille çok imgeli olmasına gerek yok, bana o ruhu yaşatabiliyorsa , hiç umurumda olmaz intihar mı eder kendini mi asar! Çok zaman olur mesela aşir içindeki hüzünü anlatırken öyle anlatmak isterken bir kelimeye değer bir cümle kurar bana yaşama hevesi gelir ben öyle alırım. eh serde dedlilik de varsa hele ben gibi o ne derse desin ben bildiğimi alırım.
kaldı ki; şiir kuvvetli olmasa bunları konuşuyor olmazdık en azından ben. Ve biliriz ki mükemmel ve hatasız şiir de olmaz.
Ne geldi aklıma hani bir slogan vardır bizde kapalı şiirleri tenkit konusunda bir belirgeç; ''yazdığını dağdaki çoban bile anlayacak'' iyi de usta şimdi zaman değişti her çobanda son model telefon kelime dacarcığı bizden fazla neredeyse ve şimdi bizler onların söylediklerini anlamıyoruz:)))) tüm şiirler tüm sloganlar sosyal paylaşım sitelerinde cenk atıyor.
Filiz hanım umarım sayfa kirliliği saymaz bunları. Binboğa hocam gerçek şiir erbabıdır dediğim ender insanlardandır. Ve şiir de tüm iyiniyetli fikirlere ve hatta eleştirilere açıktır ki böylesi şiir yazan biri bunu aşmıştır derim kesinlikle...
Eğitimde bir prensip vardır:Çocuğa doğru davranışlar için ilham verirsiniz.Çocuk öğretmenin ne istediğini hisseder, bu gizli lisan ile anlaşır ikili.Metin -okur ilişkisi de böyledir aslında.Yazar her göstergeyi,eğretilemeyi açıklamak zorunda değildir; hatta özellikle şiirde üst-dil yaratma gayesiyle ulusal dile ters gelen özgün kullanımlarda da bulunabilir; ama salt kapalı yazacağım diye okura Macarca "günaydın" derseniz, okur onu pek âlâ da küfür olarak algılayabilir.Yani demem o ki, gerek bağlamda gerekse dil-söz bileşkesinde okurun metni çözebilecek ipuçlarına ihtiyacı vardır.
Sayın hocam şiir şairin hayal dünyasındaki dansı ise, ve herkes aynı duyguyu alsın istense o zaman düz yazıdan ne farkı kalırdı. Her şeyi açık açık yazmak olmamalı ki okuyan herkes kendi belleğine düşenleri toplasın. Sonra şiirin anlattığı ile okurun algıladığı aynı olmaz . Hatta metafor dediğimiz şair başka bir şey hissederken okurun kendi hislerini oluşturursa o büyük iş başarmıştır bence.
Bir örneğim vardır bu konuda; hepimizin ezbere bildiği şarkısı da olan Attila İlhan'ın şiiri
MAHUR BESTE ''Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız ''
burada ne anlatılır diye sorsak birine ne der; biri bu adamın bahçesini talan etmiş, ya da yıldırım filan düşmüş, ya da adam yaşlanmış eski günleri yad ediyor karısıyla ağlaşıyor demez mi! ki; anlaşılması gereken de o normalde.
Fakat İlhan demese hiç kimsenin bilemeyeceği bir hikâyesi vardır!
Bu şiiri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasına duyduğu üzüntüyü anlatmak için yazmış! Ama ben ne zaman dinlemesem; hikayesini bildiğim halde hep sevgiliden ayrıldığım günü :) ya da içime hüzün oturduğunda gelir aklıma.
Yani şiiri anlamak ille de ne amaçla yazıldığını bilmek değil her zaman. Ha bu demek değil elbet saçma sapan kelimeler bölüğü olsun. Demem o ...
Efendim, imgenin karşıladığı bir gösterge yoksa o söz sadece afaki bir söylemden öteye geçmez; gerçi şairin dil hakimiyeti bize ikinci görüşün geçerli olabileceğini, yani aynanın arkasındaki sırrın dokunmakla anlaşılamayacağını söylüyor gibi...
Şiirin oldukça kapalı olduğunu ve şairin böyle bir tarza sahip olduğu imâ ise dediğin haklısın derim usta kendi adıma. Ama hani derler ya iyi şiir ''güzel kadın gibi biraz örtünük '' olurmuş.
Ben diyenlere saygı duyarım ki; buyuran hayli saygın bir zattır çünkü.
Ayrıca ben yazmayı unutmuşum çok esaslı aliterasyonlar asonanslar ses oyunları da vardı ayrıca.
uzun bir aradan sonra burada olmaniz ne güzel Filiz Hanim . sizi gördügüme cok sevindim . ve siiriniz sizin ne denli bu isin ehli oldugunuzun da ispati . tekrar tekrar okudum . büyük zevkti .
Ayakta alkışlıyorum. Çok güzel, çok etkili bir anlatımı var. İnsanı kendi atmosferine çekiyor. Okuyunca kendi kendime sordum "Neden uzun zamandan beri hiç sinemaya gitmedim? Fragmanlara bakma ihtiyacı da hissettim." Sonra caddede, sokakta yaşanan her şeyi masa başında hissediyorsun. Çok başarılı bir anlatımı var. Bugün okuduğum bazı şiir ve yorumlar bir hayli moralimi bozmuştu. Neyse ki bu şiire rastladım! Çok teşekkür ederim. Üstelik de Türk Dili Dergisi'nde yayınlanmış. En sonunda bunu görünce iyi bir şiir olduğunu düşünmekte yanılmadığıma kesin karar verdim. Müsadenizle arşivliyorum. Ayakta alkışlıyorum...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.