1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1080
Okunma

Kokun/ciğerlerime/hücrelerime kadar işliyor..
kemiğe giren vida gibi..bu kentin lambaları altında yüzünü düş/ündüğümde/ ve yaslan/uslan sen boşluklarımıza..biliyorum perdelerin kapalı/biliyorum aydınlıktan korunmak için tüm çaban/
yangında ilk kurtaracaklarının listesi içinde var mıyım?
eşyaların ve renklerin ki
sahi
hangisi daha kötü..
(.
.
.)
Tekrarı olmayan rüyalar gibisin/ topla dağıtmış olduğun çocukluğunu erken kalktığın sabahlarda ve bil ki her sabah odama taşan yaşama telaşlarının elektriğine çarpılıyorum sana ıslak teminle/parmaklarımın arasından kaçıp gidiyor zam/AN..bilerek ardından gitmeyeceğimi ki kelimelerinin sağanağındayım/sana sussam..
sana sus(a)sam boğulacağımı bil/iyorum..
Yosunlu/durgun ve yorgun olmayan limanların arayışında..
İç/sel savaşlarında esir düşmüş
yorgun yüreğim ki
dünyanın ortasında
trotuar taşlarından kurulu şehrin berduş evsizi/
ve bil ki sevgili;
kelimelerimle batarken denizine/
yaralanırken harf harf
ve gülerken/
delirirken tırnak işaretlerinde
sahte mutluluklarla su-su-yo-rum şimdi..
Su-su-yo-rum sesim cümle olup sana düşüyor/
sana dönüşüyor..
biliyorum
şimdi yatağında yalınayak/
bentlerine akıyorsun
ve çoğaltıyorsun kendini özenle ki
ben şehrin
kenar süslerine dönüşen silik ışıkları altında
seni bulabileceğin köstebek deliklerini arıyorum..
ve gül kokulu teninin üzerinde seni açacak/
terinde işlenebilecek harfleri topluyorum ıslak/sahilinden..
Frigya mezarları gibi
gizli deliklerindeyken sen/
elimde parmak aralarıma damlamış mumla
patikalarından/
kıyılarından
ve kuytularından sana geçitler arıyorum/
içine girip büyümek/
büyümek/
büyümek adına ki
umursamadan yürüyorum geceden/sabaha..
ve bil ki sevgili;
kirpiklerinden çıplak bir melodi yayılıyor sessizliğe/sensizliğe..
bil/iyorum asla bağışlamadın beni
göğüs uçlarındaki uçurumlarının çizgisinde ki
yaşamdan alıkoymadan beni bırakırken sessiz/sensiz..
sen; yüreğimi kaplayan bu korkuya/
kanımın akmasına izin veren kadın/kadınım..
senin yüreğine akıyorum kelimelerimin tınısından/
vazgeçerek delilenmelerimden/
densizliklerimden..
avuç içlerinde izler bırakıyorum t-anı diye/
yüreğim aklıma el verdiğince ki
ayva göbeğinin ortasında duruyorum
(gül-düm..n’densiz ve yersiz)
bir çocuğun kahkahasında geceye bulanırken gün/
kokun düşüyor burnuma/üşüyorum
tırmanırken doruklarına/
dibini görmediğim karanlıklarına iniyorum/ıslak ki
unuttum/umuttun teninde dağılan şifreleri..
sahi kelimelerin çıkardığı ıslak sesi duy/uyormusun/
çocuk parklarının
sessizliği kanıksayışı gibi
bu gece yarısı şehri soyuyorum teninden ki
sen bendin/benimdin..
(var) olmasaydın, (var) olmazdım...
(...)
5.0
100% (1)