Nâr-ı FirâkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Biz ki acılarla olgunlaştık
biliriz kederi, kahrı ve zulmü aşkı ve hicranı da biliriz nice onmaz denilen yarayı acılarla sargılamadık mı..? Ahmet TELLİ
Yitik kentlerin yosunlu kaldırım taşlarına bıraktım burnu Kaf Dağına uzanan düşlerimi
Ay ışığının sarı gölgesinde kaybettiğim çocukluğuma ağladım Katli vacip bir sevdanın en azılı militanıyım Yüreğimde güz kokulu sancılar Dilime dolanan esrik bir duada buluyorum yaşama isteğini İçimde esrik aşkların tortusu Anılarımda saklı güzlü Kürt kızı Keskin bir hançer gibi deliyor bağrımı bu sevda Bozkırın zılgıt sesleri tırmalarken kulağı Nasırlı ellerimle çiğnediğim tütün gibi, çiğnendi umutlarım Sevdanın kıyısından geçmeyen şerefsizlerle aşk atarken Kelepçeleniyordu taraflı bir kavgada bileklerim Sol yanım hep senin dediğim kadın kollarımda cansız sallanırken Mahşerime bıraktım vuslatları Asıp gülüşlerimi kırlangıçların kanatlarına Yolladım göç ülkesine doğru Ruhum her şafakta çarmıha gerilirken Silkinip kendime gelmek adına Kapandım sevdanın secdesine yüzükoyun Gözlerimde nâr-ı firâk sancısı Arîm seli kanadı gözbebeklerim... Beynimin terli kasıklarında parçalanırken aşk D/evrim geçiriyordu dilim fütursuz Sağan(ağına) tutulurken yüreğim sevdanın Gözlerimin deltasında biriktirdim gözyaşlarımı Yakışmazdı ya bana ağlamak yar Ağladım işte ağladım Sesiyle şiirime hayat veren Değerli abim Ahmet Çolakoğlu"na ve emeklerinden dolayı Irmak Eriş Bey"e saygı ve sevgilerimle |
yüreğinize sağlık hepinizin
saygılarımla