6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1308
Okunma

zifiri karanlık geceyi örtüp bürüdüğünde
bildiğim bütün sözleri tükettim
oysa ki dimağımda kifayetsiz şiirler vardı
gece bütün hüznüyle kuşattı ruhumu
derin uğultular kulağımda
tül gibi titrer sesim
girift dilemmalara düşmüşüm
sessizlik büyüyor
yanık ve içli bir ezgiyi uğulduyor zaman
neden hiç rüzgar esmiyor
yaprak kımıldamıyor
oysa ki ruhumda kasırgalar fırtınalarla çarpışıyor
zihnimde hummalı sözler çalkalanıyor
sonbahar hüzünlerini eleyerek
derin uğultular harmanlıyor mesafelerden yüreğim
gecenin örtüsü yırtılmış
ufuktan uzaklaşan gözlerimde keder
incelen ruhum
sarp dağlar gibi dik başım eğik
zamanın savurduğu yerdeyim
vakit tamam mı mesafeler kalkar mı aradan
yıllar yılı çekilen hasret
vuslata dönecek mi?
sitem mi etsem, arzu mu?
yoksa
karalar giyip mateme mi girsem
içimi yakıp kavuran mısralar gibi
hüzünlü bir şiirin bestesi çınladı kulaklarımda
oynak alevler yükselirken nabzımda
kelimelere sığar mıydın
of...
aheste gezinen bulutlar gibiyim
yüzümde derin bir hüzün
gözlerimde yaşlar
ne zaman açacak gülistanda kızıl güller,
ikindi kuşları ne zaman ötüşecek
ne zaman bahar çiçeklerinin renkleri gibi
özgür bakir dünyalarda gezeceğim
yeknesak bir hayat meskensiz
zamanın savurduğu
kaldır derin nikâbını ey gönlüm
özündeki hançer yarası gibi batan acı soğusun gayrı
gökleri çınlatan bir uğultu gibi
ışığın sayha sayha taşıyorken
insanı cezbeden parlak bir mehtap gibi doğ
bahar yağmurları yıkasın yüreğini
zaman savursun el değmemiş dünyalara
5.0
100% (6)