16
Yorum
30
Beğeni
4,9
Puan
2553
Okunma

mim hali değildir. o hal artık şiir dışı kalp içredir.
koko ağacı dalları ve ona asılı
afyonlanmış iradeler
dilek ve temenniler
frankeştaynı oluyoruz
böyle böyle arada bir saflığın
bir deniz olsa
kendimi kendime atıp
boğmak zorunda kalmayacağım
ve siz de “nasılsın?” diyerek
suni bir teneffüse
gerek duymayacaksınız
hiçliğin çatı katında saklı
yecücler... mecücler...
cinler... periler...
geçmiş ve gelecek
onlarla birlikte iyi saatteler
insancıklar...
ve toynaklarında
yarı hayvansı sanrılar
tırnak aralarında keşkelerin tortusu
eşeliyorlar yarı insansı gözyaşlarını
her birinde
yalnız kalma korkusu
günaşırı
biraz öksürük biraz balgam
ve ben uyanıp
balkona asıyorum
bu yalnız ve hasta sonbaharı
gök gürültüsü ve şimşek
belki de diyorum belki de
göğün gözünü korkutmaya çalışıyor
beni korkutamayan bu tanrı
az ileride
mısır tarlaları
köyüm
kuzine ve közlenmiş patates
yani çocukluğuma şirk koşan o ateş
cıss denmeseydi
ben de bilecektim
kendi yaralarıma üflemeyi
sizden nefes dilenmemeyi
ve o çiçekli sofra bezi
ekmek parçacıkları
bir ayağı aksak
sabah sekiz akşam beş mesai kokan
bir baba
ve dört kardeş
fırıncının kızı olaydım diyorum
bakıp elimdeki aile fotoğrafına
kaburgalarıma yapışan mideme
o genç anılarıma
ve beni şükrana zorlayan
bu cenaze
hamdolsun diyorum tanrım
hamdolsun
veremediklerine de
jir-mç
5.0
97% (31)
1.0
3% (1)