8
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1292
Okunma
Uyruğum yalnızlıktır diyorum, karanlık bir krizin tam göbeğinde
Kendimi ve kentimi kaybettiğim bir saatte
Yağlı boya bir tablo salya sümük ağlıyor bana
Bakıyorum, eriyorum, bakıyorum, eriyorum
Yine de, o giyinik kabalıkların arasından geçerken,
Mutsuzluğum görünmesin diye, korse takıyorum,
- Her sevişmenin selası okunur elbet bir vakit-
Bir çeyrek kokoreç ve biraz ojeli eller
Çok yorgunuz, makyajlarımız akıyor, akıyor
Biraz soyunsun istiyoruz, kısa çöpü çekmeden önce
Bir de şalgam suyu tabii her şeye rağmen
İşte nasıl evcilleştirebiliriz bu saçmalıkları
Yani işte “ıssız bir adaya düşsek ne alırdık” gibi
Ne alırdık, inkar ettiklerimizden başka
ki
hiçbir mevsimin üstünden kaçak atlama şansımız yokken
- Beni sen mi ihbar ettin?-
- Oysa daha yeni ekmiştim seni defterime-
Arka fonda hugh laurie portresi
En güzel cümlelerime masaj yapacaktın hani
Ki el etseydin otostop yaparken,
Mutlaka alırdım seni ön sözüme
-afedersiniz, ,intibanızı bıraktınız yine şiirin içinde-
Ne soylu ağlıyorsun, Otuz beş mevsim geçirmiş birisi için
Sırılsıklam kokuyorsun, gövdenden gölgene doğru
Biraz aksanlı konuşuyorsun derinliğini
Olur o kadar olur, olur
- Kaç dikiş attılar kalbine?_ Hissettiklerime?-
Hiç bilmiyorum, ahtapotlar şiir yazar mı?
Yani bir koluyla terk ederken, başka bir koluyla sevişir gibi.
Mayamızda var, kırılgan, pek narin zaaflarımız
Onların bize, bizim onlara, çoğul, tekil ihtiyaçlar
Bugün seni aradım, biraz öğüt ver bana diye, açmadın
Zarar gelmez dedim, birkaç bukle günahtan
Mayamızda var bu vaha rolü yapan yankılar
Ve bu yankıları öldürme arzusu
Sen yine de kimseye söyleme,
Talihsiz masalların, çökmüş bedevisi olduğumu
- En iyi nokta, şehvetli bir virgülden sonra gelendir.-
Mayamızda var,
Tatlı bir şarj arzusu
Doldum,
Şimdi istediğin kadar düşleyebilirsin…
Oktay Coşar
5.0
100% (15)