13
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
2591
Okunma

Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte..
İnsanın icini dökmekten vazgecmesi ayrılık!
*Ş.Erbaş
sen
turkuaz gözlü fırtına kuşu
göletlerde mola verdiğin o mevsim
mevsimine sığdırdığın ufacık bir çocuktu yüreğim
güneşe benzeyen gamzelerim vardı
bilir miydin
kızılcık şerbetleri kaynatırdı annem
deliler gibi kitap okurduk
ben ve
kardeşlerim
omuz başlarıma bırakırdın dudak izlerini
gizliden
özgürlük kokardı her birisi
gider uyurdun sonra
ben ise
şiirler yazardım, uykularınca
ben seni öldürmeye çok yeltendim aslında
ama ne hikmetse
dirilişin oldu hep cenaze törenlerin
haziranı eylül gibi yaşadım
ve sonra
senli gelgitlerimde dev bir titreşim gibi büyürdü özlem
gelmeyeceğini bile bile dikilirdim o köşeye
kırık kalbimi kim onarırdı bilmem
adi bir migren nöbetiyle birlikte
kusardım istasyonun kaldırımlarına
bekçiler onurumu toplardı
kan akmazdı beynime
korunaksızdım
yabancı ve kirli bakışlar arasında
gümüşbelli bir fenerden takip ederdim gelişini
kimi zamanlarda
kinli bakışlarla..
koca ağızlı bir martının sığınağından sarkıtırdım kendimi
ya da
bir düzine oyuncak doldururdum
eteğime
ikimizden bir oyun kurardım işte
silip silip yazdıklarımızla birlikte
koca bir de yalan ekliydi sevdamız üzerine
-ö l ü m tek başına kalmaktı oracıkta-
asildim ben hep
beyazdım sevgili
hiç değişmedim
kirletmedi beni ayrılık..
Çiğdem Parlayüksel
5.0
100% (19)