29
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1903
Okunma

Aşk kokar doğada aşk, çevir başını bir bak
Dört başı mamur ırmak, heyecanla akıyor
İçinden taşar gibi gözleri parlak parlak
Sevenler, sevdiğinin saçına gül takıyor
Işıl ışıl bir hava hâkimiyet kurmuşken
Hangi, fersiz geceden dönüyor silüetin
Gidişinin yönünde tam da kıyam durmuşken
Anladım ki bağlanmış, çözülmez basiretin
Hadi al yüreğini, sevinsin hürriyetin.
Çıldırınca zihnimde söz verdiğin vaatler
Nasıl boğmuştu bilsen karanlıkta kasvetin
Film gibiydi gözümde, özlediğim saatler
Selviye özenirken, sol yanımda hasretin
Unuturum sanmıştım karanlık hayalini,
Çığlığımın nidası ağlaşırken fezada
Esefle kınıyordum uyuşmuş o halini
Sen/senlikten çıkmışsın aklın fikrin ezada
Ne ileri ne geri, durur aynı hizada.
Hiç farkında değildim, içtiğim sigaranın
Hangi ara sığındım, zehirli dumanına
Sanki merhemi gibi solumdaki yaranın
Galiba denk gelmiştim intikam zamanına.
Yıllarca ağlamanın bir faydası olmadı
Güneş bile gülmedi gökte hiç yükselmedi
Boşa koydum almadı, kimi zaman dolmadı
Zoraki sözlerine inanasım gelmedi
Gücenip üzülsem de, ruhun… hiç incelmedi.
Hep bir şeyler eksikti, “biz” olmuşken de zaten
Boş yere mi sarıldım umarsız yalanlara
Pembelerle süsledim siyahlara nispeten
Şaşırmamak gerekir aslında olanlara.
Şeytanla eğleşini uzun tutarsa diye
Nasıl bir telâştaydım, ortamızdayken şirret
Uzadıkça uzadı, gecede her saniye
Kendine çekiyorken, girdaptan beter gurbet
Hızır gibi yetişti yakaladı metanet
5 Eylül 2012 / NÜS