17
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
2000
Okunma

bir düşü özlemekten bitkin
emekliliği gelmiş bir şiir, tüm kimsesiz masalları geziyor
sokak lambalarından ateş böceklerini
bir işcinin ellerinden gururu
vestiyerde unutulmuş mevsimleri
türkülerden zılgıtları
halaylardan mendilleri topluyor
kentlerden çürümüşlüğü ayıklıyor
bir devrimcinin yumruğunda sabahlıyor
uzanırken yıldızlara
sözün acılarına ıslık çalıyor
öldükten sonra toprağına değecek yeni bir dünya istiyor...
nabzımda, aşkların bir ağlayıp bir gülen fokurdayan hisleri
yıkık kentlerin, çökkün hüzünlerin arasından geçip
kemiğimden sıyırıp etimi
çıplak ve masum
harflerin arasına karışıyorum
yanımda son bir söz var
’seni seviyorum’
sessiz harflerle başka bir renge bulanıyorum
buse oluyorum
ne çok yakışıyor cümlelerin yanaklarına
yaşanmışlığın kızıllığı
öpüyorum şiiri alnından
kökleniyor ruhumda
unuttuğum tüm sesler
buğulanıyor şiir rengarenk
bulutlara yükseliyorum
artık
zamanı orta yerinden bölüp
adımı kazıyıp usumdan
başka bir evrene göçebilirim
yüzümden silinsin
eriyen fotoğraflardaki yalnızlık izleri
bir nehrin altına sakladığım masalları
kalabalığa dağıtayım
belki ihtiyacı vardır
çocukluğu, aynaya bakışında yaşayan yüreklerin
sonra
bülbül kılığına girip
aşık olayım güle
öğrensinler beni, hiç bilmedikleri bir masal gibi...
5.0
100% (25)