Ha gayret "Dilek Yıldızı" olacak olacakt şiir dışında herşey olacak....
Hadi şimdi kaybol kalabalıklık etme şiire yakın bir şey yazarsan bir gün sana elma diyecem o zaman çıkarsın karşıma......
DÜŞ ÜLKESİ
Kayıp bir şehrin kıyısında yürüyeceksin Belki Kız kulesine ilişecek gözlerin Üstünden geçen beyaz martıya gülümseyeceksin Belki ruhum o martının kanatlarında olacak Sonra süzülerek bir rüzgarla saçlarına düşeceğim Yosun kokularını kıskanarak...
Esen yelle bir olup savuracağız saçlarını Birkaç saçının teli kirpiklerine değdiğinde Bir meltemle birlikte yanaklarına dokunacağım Senden habersiz senden gizlice...
Bir deniz görecek bir de yüksekte duran Galata Kulesi Senin yalnızlığınla kol kola gezeceğiz Hiçe sayarak caddelerde gezenleri Sarılacağız boşlukta gezinen ruhumuzla...
Gemiler kavuşmamıza alkış tutacak Ayrılıkları Haydar paşadan uğurlayacağız Bir olup tutuşurken terli elimiz Parmaklarımıza sarılacak küçük rüyalarımız...
Bir benden iki ruh eşliğinde Duvarları kirletmeden iki kişilik bir aşk yazacağız bu şehre Hiç hesap sormadan yürüyeceğiz mesela Kaybolmak ister gibi adres sormadan...
Her yolda biz olacağız birde sokak lambaları Serin bir esintiyi yakalayıp bir şarkı söyleyeceğiz İçinde ayrılığın hiç olmadığı Notaların en güzel nakaratında kalacak ıslak dudaklarımız....
Aldırmadan yoldan geçen çocukların garip bakışlarına Islatacağız yağmur altında dans ederken saçlarımızı Ellerimizde sırılsıklam sevdaların besteleri Bir şarkı daha patlatacağız boğaz köprüsünden...
Son kez biz öpüşürken en parlak yıldız göz kırpacak İkimiz aynı anda yalnızlığı yazarken Üzülürek düşecek dilek tuttuğumuz yıldız Tüm dizelerimizin üstünde parçalanmış bir yıldız olacak Beklkilerimizi bekletirken resimlerde Sen ben bir düş ülkesine bahar kokusu götürecektik Ayrılıklar, geceleri bu kadar karartmasaydı eğer….
Paylaş:
8 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu kalemin hızına yetişmem mümkün bile değil :) Hayır okuyorum. Okumak değil beni zora koşan, paylaşımları sindire sindire bölüşemez oldum :(
Neden şiir bir iki... diye sormuştum. Seriyi bir yerde atladım mı diye baktım , atlamamışım da. Bu seri mantığını az irdelemem gerekiyor benim :) Seri dediğimizde, bir temanın dallarıdır... Ya da bir başlığın farklı açılımları. Bu seri aşk serisi ustam ve her şiiirn bir adı verken bölümde, seri şeklinde sunum kafa karıştırıyor. En azından benim kafamı :)
"Kayıp bir şehrin kıyısında yürüyeceksin Belki Kız kulesine ilişecek gözlerin" Kaç şehirde Kız Kulesi ya da Boğaz Köpüsü var? Demek ki şehir değil kayıp olan; yanılıyor muyum ? O girişi "bu kentin kayıp kıyılarında yürüyeceksin" şeklinde algıladım. "Serin bir esintiyi yakalayıp bir şarkı söyleyeceğiz İçinde ayrılığın hiç olmadığı" çok güzel bir ifade... Hani aslında daha önce duymuşsunuzdur da, bu sesten, tam da yerinde, zamanında duymak ayrı bir haz verir ya, öyle okudum o iki mısrayı.
"Bir benden iki ruh eşliğinde Duvarları kirletmeden iki kişilik bir aşk yazacağız bu şehre" bu iki mısrada öyle etkiliydi. Beden diye okudum ama... Ki benden de olsa hemen hemen aynı manada duyumsayabilirim o bütünleşme temennisini, bence beden ya da benden, farketmez kısacası.
Yine vuslata ermedi şiir ki şair hep yapıyor bana bunu. Aşk yazıp, aşkı şimdiki zaman kipine kadar taşıyıp, geleceğe de sarkıtıp üstelik, ayrılıkta bırakıyor insanı. Yani zihin uyanık okumak gerekiyor Dİlek Yıldızı'nı. O yüzden oku-yorumla geç diyemiyorum ben.
İmgece zengin, kurgudaki karektersitiği ile yine şairine has güzellikteydi. Sadece girişteki "kayıplık" mantığı biraz sorgulattı ki benim atladığım bir yaklaşım varsa da şair haklıdır hep.
Tebriklerim içten. Usta demeyin demişsiniz. O halde Hocam diyeceğim :) Ya o, ya bu... Anlaşalım mı usta?
Şiir tadı için teşekkürlerim, şair arkadaşıma selamım ve saygım ile.
Hitap konusu aslında benim için çok önemli değil. (sadece duyarlı olduğum kelimeler,şair,yazar,usta,üstad) Usata kelimenizi şimdi daha iyi anladım.Artık içim biraz daha rahat usta. Evet bazen kalemi dinlendirmek gerek o konuda haklısınız. Kaç kez yazmayıp dinlenmek istedim olmadı.Bir şekilde bir bakmışım yine yazmışım. Şiirde daha etkili ifadelerle farklı açılardan duyguları işlemek istiyorum. Öykü ve denemeye gelince artık elimde olmadan uzun soluklu kurgular bir birini kovalıyor.Hepsinin devamını getirecekken şu ana kadar hiç bir seri öyküyü tamamlamadım.İmla en büyük eksiğim şimdilik ama sonuçta bunlar taslak, kalemmin pişme sürecindeyim. :-) Şu ana kadar maşallah denilecek kadar yazmışlığım yok ama yazma gayretim var.
Her zaman olduğu gibi yorumunuz hep bana onur vermiştir.Hele bu gün bu kadar uzun yorumunuz ise gururuma tavan yaptırdı...
Umarım bu uzun yorumlarınızı hak edecek kadar daha iyisini yazmayı başarırım.
Usta bu güzel yorumlar için ne kadar teşekkür etsem azdır bilesiniz...
Hitap konusunda anlaştığımıza sevindim :) Kelimelerdden, hitaplardna korkmayın şair. Ki şair hitabı bile ustadan daha ağırdır, o bakış açısıyla. Keşke elimde olsaydı unvan dağıtımı ama değil, kimsenin değil. Onlar bize zamanın vereceği ya da asla vermeyeceği sıfatlar. Bizim birbirimize hitaplarımız bir temenni, bir selam, samimiyet belirtisinden öte gidebilir mi hem... Mümkün müdür böyle birşey. Değil tabi ki...
Kalem bazen dinlenmek ister. Mazumda yorulunca nesre, ondan sıkıldığımda manzuma... Dolanıp duruyorum türler arasında.Bazen kaleme küsüp kağıtla barıştığım olur. Sadece okurum.
Siz deneme ve öyküde güzel yazan bir kalemsiniz. Durağanlık derdiniz olmamalı usta. Var olan da kaleme verdiğiniz önemden kaynaklanan endişeler olmalı ve onlar da güzel, olması gereken kaygılar bence.
Beğeniyle okuduğumu, hızınıza yetişemediğimde mahcubiyetimii bilmenizi istedim. Nazar değmesin dieye de Maşallahımı dedim zaten :)
Ya hocam ya usta :) yeni yeni keşfettim söyleminizi. Siz hep ustam diyen birisi olarak siz söylemizle diyebilirsiniz...
Şu an için yazma tutkumu sadece doyurma adına elimden geldikçe bişeyler karalayarak doyurmaya çalışıyorum. Sorunuzu unutmuştum. Serinin mantığı pek yok.Ama kendimi ölçmek adına bir istatislik yapmak istedim.Evet seri bir tema yada bir dizinin devamı olmalı. Dediğim gibi bu seriden çok bir istatistlik benim için.Kendimi sınıyorum. Yazdıklarımda yavanlık ve aynıdanlık içindeki bir karmaşada kendimi daha iyi görmek istedim.Durağanlık benim için en büyük tehlike.Tıpkı aynı filmi aynı senaryoyu izlemek kadar yazmak da çok kötü bir şey.... O an yazarken ki kendi içimde yada kendimce, Kızı öyle bir şehre koymalıyım ki sonsuz bir yer olsun büyüklüğüyle ve tarihiyle.( tarihlere saklanmış aşklar gibi) İstanbul en güzel yer dedim ikinci satırda aklıma geldi. Ayrılığı istemediği halde, ayrılığı hem kabulleniş hem kavuşmak.Birleşmenin mümkün olmadığı için ve kızında kendisinin ruh halini hissettiğinden bazen ruhunu onun yanındaymış gibi görüyor.Bir nevi onun için düş ülkesinde gezinmek.Burada aslında şehrinde önemi yoktur ama en fazla ayrılıkların olduğu haydar paşa ve kız kulesi isimleri en çok bilinen yerler olduğu için belirttim. aşk vuslata erdiğinde tükenir.O zaman adı sevgi olur. hiç bir tarihte kavuşan aşklar yer almamıştır.Leyla ve mecnun kavuşmuş olsalardı bu kadar anılabilirlermiydi. Yok zaman kipleri açısından bilerekten ziyade o an öyle çıkmışsa öylesine yazıyorum...
Keşke bir kova pembe hakkım daha olsaydı...
Hocam ustam boş verin bunları içinizden ne geliyorsa öyle söyleyin ustam..
Usta valla bana fazlasıyla onur ve gurur verdin.... Yürekten saygım ve selamlarımla ustam....
Hitap konusu aslında benim için çok önemli değil. (sadece duyarlı olduğum kelimeler,şair,yazar,usta,üstad) Usata kelimenizi şimdi daha iyi anladım.Artık içim biraz daha rahat usta. Evet bazen kalemi dinlendirmek gerek o konuda haklısınız. Kaç kez yazmayıp dinlenmek istedim olmadı.Bir şekilde bir bakmışım yine yazmışım. Şiirde daha etkili ifadelerle farklı açılardan duyguları işlemek istiyorum. Öykü ve denemeye gelince artık elimde olmadan uzun soluklu kurgular bir birini kovalıyor.Hepsinin devamını getirecekken şu ana kadar hiç bir seri öyküyü tamamlamadım.İmla en büyük eksiğim şimdilik ama sonuçta bunlar taslak, kalemmin pişme sürecindeyim. :-) Şu ana kadar maşallah denilecek kadar yazmışlığım yok ama yazma gayretim var.
Her zaman olduğu gibi yorumunuz hep bana onur vermiştir.Hele bu gün bu kadar uzun yorumunuz ise gururuma tavan yaptırdı...
Umarım bu uzun yorumlarınızı hak edecek kadar daha iyisini yazmayı başarırım.
Usta bu güzel yorumlar için ne kadar teşekkür etsem azdır bilesiniz...
Hitap konusunda anlaştığımıza sevindim :) Kelimelerdden, hitaplardna korkmayın şair. Ki şair hitabı bile ustadan daha ağırdır, o bakış açısıyla. Keşke elimde olsaydı unvan dağıtımı ama değil, kimsenin değil. Onlar bize zamanın vereceği ya da asla vermeyeceği sıfatlar. Bizim birbirimize hitaplarımız bir temenni, bir selam, samimiyet belirtisinden öte gidebilir mi hem... Mümkün müdür böyle birşey. Değil tabi ki...
Kalem bazen dinlenmek ister. Mazumda yorulunca nesre, ondan sıkıldığımda manzuma... Dolanıp duruyorum türler arasında.Bazen kaleme küsüp kağıtla barıştığım olur. Sadece okurum.
Siz deneme ve öyküde güzel yazan bir kalemsiniz. Durağanlık derdiniz olmamalı usta. Var olan da kaleme verdiğiniz önemden kaynaklanan endişeler olmalı ve onlar da güzel, olması gereken kaygılar bence.
Beğeniyle okuduğumu, hızınıza yetişemediğimde mahcubiyetimii bilmenizi istedim. Nazar değmesin dieye de Maşallahımı dedim zaten :)
Ya hocam ya usta :) yeni yeni keşfettim söyleminizi. Siz hep ustam diyen birisi olarak siz söylemizle diyebilirsiniz...
Şu an için yazma tutkumu sadece doyurma adına elimden geldikçe bişeyler karalayarak doyurmaya çalışıyorum. Sorunuzu unutmuştum. Serinin mantığı pek yok.Ama kendimi ölçmek adına bir istatislik yapmak istedim.Evet seri bir tema yada bir dizinin devamı olmalı. Dediğim gibi bu seriden çok bir istatistlik benim için.Kendimi sınıyorum. Yazdıklarımda yavanlık ve aynıdanlık içindeki bir karmaşada kendimi daha iyi görmek istedim.Durağanlık benim için en büyük tehlike.Tıpkı aynı filmi aynı senaryoyu izlemek kadar yazmak da çok kötü bir şey.... O an yazarken ki kendi içimde yada kendimce, Kızı öyle bir şehre koymalıyım ki sonsuz bir yer olsun büyüklüğüyle ve tarihiyle.( tarihlere saklanmış aşklar gibi) İstanbul en güzel yer dedim ikinci satırda aklıma geldi. Ayrılığı istemediği halde, ayrılığı hem kabulleniş hem kavuşmak.Birleşmenin mümkün olmadığı için ve kızında kendisinin ruh halini hissettiğinden bazen ruhunu onun yanındaymış gibi görüyor.Bir nevi onun için düş ülkesinde gezinmek.Burada aslında şehrinde önemi yoktur ama en fazla ayrılıkların olduğu haydar paşa ve kız kulesi isimleri en çok bilinen yerler olduğu için belirttim. aşk vuslata erdiğinde tükenir.O zaman adı sevgi olur. hiç bir tarihte kavuşan aşklar yer almamıştır.Leyla ve mecnun kavuşmuş olsalardı bu kadar anılabilirlermiydi. Yok zaman kipleri açısından bilerekten ziyade o an öyle çıkmışsa öylesine yazıyorum...
Keşke bir kova pembe hakkım daha olsaydı...
Hocam ustam boş verin bunları içinizden ne geliyorsa öyle söyleyin ustam..
Usta valla bana fazlasıyla onur ve gurur verdin.... Yürekten saygım ve selamlarımla ustam....
Son kez biz öpüşürken en parlak yıldız göz kırpacak İkimiz aynı anda yalnızlığı yazarken Üzülürek düşecek dilek tuttuğumuz yıldız Tüm dizelerimizin üstünde parçalanmış bir yıldız olacak Beklkilerimizi bekletirken resimlerde Sen ben bir düş ülkesine bahar kokusu götürecektik Ayrılıklar, geceleri bu kadar karartmasaydı eğer….
takipteyim can oğlum o kadar güzel ki kalemin hiç susmasın sevgilerimle
Kayıp bir şehrin kıyısında yürüyeceksin Belki Kız kulesine ilişecek gözlerin Üstünden geçen beyaz martıya gülümseyeceksin Belki ruhum o martının kanatlarında olacak Sonra süzülerek bir rüzgarla saçlarına düşeceğim Yosun kokularını kıskanarak...
Esen yelle bir olup savuracağız saçlarını Birkaç saçının teli kirpiklerine değdiğinde Bir meltemle birlikte yanaklarına dokunacağım Senden habersiz senden gizlice...
Güzel şiirinizi yürekten kutlar saygılar sunarım Osman AKSOY
bu size bir sorumluluk yüklendiği izlenimi uyandırıp sizi kasmasın,, ama ileride birgün dönüp baktığınızda bu yazdıklarınızdan utanç duymayacaksınız sizi temin ederim,, emek mevzusun da ben birşey yapmadım sadece bakmak ile görmek arasında bazı farklılıklar vardır sizin baktığınızı ben görüp söyledim bir nevi bildiklerinizi katmerleştirdim diyelim,, teşekküre havet yok bu yüzden siz şiirlerinizi bizden mahrum etmeyin bu en güzel teşekkür olur,,
umarım birgün geri dönüp baktığımda bu güzel yorumlarınız hak ettiğim bir yere yaklaşmış olur yazdıklarım. Şu an inanın size ne kadar teşekkür etsem bu kadar emek dolusu yorumla bana onur üstüne onur verdiniz ya ne diyeyim...umarım bu emeklerinizin hakkını vermeye çalışırım....
şiirin gerçekten hakkı nasıl verilir bunu bilseydim gerçekten size birşeyler söylemek isterdim ama ,, sizde hakkını veremiyorum yazmayayım gibi bir düşünce uyanmasını istemem ,, yazdıklarınız aynı olmazlar aynı ressam bir resmi ikinci kez çizişinde dahi illaki farklılıklar olur,, bu sebeptendir ki "olumsuz düşünceler başınızda yer etmesin"dir temennim, ve günün birinde şiirin hakkını verdiğinize inanacağınıza inanıyorum,,
şu nezaket dolu umut dolu yorumalarınız bile bana çok fazla onur bilmenizi isterim.Kenidi içimdeki bir yarış yada her gün hep aynı şeyleri yazıyor gibi hissediş durgunluğun eşiğinde durmak kalem için uçurum, şiirin yeterince hakkını vererek yazmayı umut ediyorum hep...
öyleyse bir eksiklik hissetmenize gerek yok diye düşünüyorum,, kendinize de itiraf etmeniz gereken birşey yok bence güzel yazdığınızı içinize sindirmelisiniz ki iyi bir şiir olmasa idi zaten malumunuz ki yorum ve beğeni olmazdı diyorum size,, iyi hissedin kendinizi,,
son günlerde sadece hissettiğim bir eksiklik var bu yüzden kendimi zorlamaya o eksikliği çözmeye çalışıyorum.şiir yazmanın zor olduğunu biliyorum.Umarım yaklaşırım..Kendime haksızlıktan ziyade kendi itirafımı kendime söyleme belkide bu...
bu size bir sorumluluk yüklendiği izlenimi uyandırıp sizi kasmasın,, ama ileride birgün dönüp baktığınızda bu yazdıklarınızdan utanç duymayacaksınız sizi temin ederim,, emek mevzusun da ben birşey yapmadım sadece bakmak ile görmek arasında bazı farklılıklar vardır sizin baktığınızı ben görüp söyledim bir nevi bildiklerinizi katmerleştirdim diyelim,, teşekküre havet yok bu yüzden siz şiirlerinizi bizden mahrum etmeyin bu en güzel teşekkür olur,,
umarım birgün geri dönüp baktığımda bu güzel yorumlarınız hak ettiğim bir yere yaklaşmış olur yazdıklarım. Şu an inanın size ne kadar teşekkür etsem bu kadar emek dolusu yorumla bana onur üstüne onur verdiniz ya ne diyeyim...umarım bu emeklerinizin hakkını vermeye çalışırım....
şiirin gerçekten hakkı nasıl verilir bunu bilseydim gerçekten size birşeyler söylemek isterdim ama ,, sizde hakkını veremiyorum yazmayayım gibi bir düşünce uyanmasını istemem ,, yazdıklarınız aynı olmazlar aynı ressam bir resmi ikinci kez çizişinde dahi illaki farklılıklar olur,, bu sebeptendir ki "olumsuz düşünceler başınızda yer etmesin"dir temennim, ve günün birinde şiirin hakkını verdiğinize inanacağınıza inanıyorum,,
şu nezaket dolu umut dolu yorumalarınız bile bana çok fazla onur bilmenizi isterim.Kenidi içimdeki bir yarış yada her gün hep aynı şeyleri yazıyor gibi hissediş durgunluğun eşiğinde durmak kalem için uçurum, şiirin yeterince hakkını vererek yazmayı umut ediyorum hep...
öyleyse bir eksiklik hissetmenize gerek yok diye düşünüyorum,, kendinize de itiraf etmeniz gereken birşey yok bence güzel yazdığınızı içinize sindirmelisiniz ki iyi bir şiir olmasa idi zaten malumunuz ki yorum ve beğeni olmazdı diyorum size,, iyi hissedin kendinizi,,
son günlerde sadece hissettiğim bir eksiklik var bu yüzden kendimi zorlamaya o eksikliği çözmeye çalışıyorum.şiir yazmanın zor olduğunu biliyorum.Umarım yaklaşırım..Kendime haksızlıktan ziyade kendi itirafımı kendime söyleme belkide bu...
Aldırmadan yoldan geçen çocukların garip bakışlarına Islatacağız yağmur altında dans ederken saçlarımızı Ellerimizde sırılsıklam sevdaların besteleri Bir şarkı daha patlatacağız boğaz köprüsünden...
çok güzel rakibim,tebrık ederim.
Öfkenı dizginle ama sana öfke yakışmaz ;) basta yazanların muhatabının vay haline ki ne vay:))
Öfkem kendime, yazdıklarımın içindeki yavanlığı giderene kadar... Bir yerde bir eksiklik var görüyorum ama çözemiyorum... Teşekkür ederim ilgi ve yorumunuz için...
Öfkem kendime, yazdıklarımın içindeki yavanlığı giderene kadar... Bir yerde bir eksiklik var görüyorum ama çözemiyorum... Teşekkür ederim ilgi ve yorumunuz için...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.