12
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2001
Okunma

Hırçın fırtına silerdi gözlerimi
Islanırdı mavi deniz
Üzülürdü grisindeki bulut
Rüzgarda sallanırdı beyaz mendiller ve gemiler
Köpük çalarken dalgalar saçlarımıza
Kumsaldan silinirdi geçmişin ayak izleri
Kumdan kalelerim yıkılırken kalırdık altında
Ay tek şahidimizdi eski öpüşmeleri gören
İmbatlar okşardı hep yanaklarımızı
Yakılmış aşkların üzerine düşerdi ilk damlalar
Kanadı kırık martılar konarken kirpiklerime
Ötelerden bir yel yosun kokunu sürerdi boynuma
Giderken gemiler yetim kalırdı limanlar
Tenhalığındaki yalnızlığım kalabalıklaşırdı o vakit
Batan güneş kızıla boyarken çarşafındaki denizi
Susardı dalgalar
Parmak uçlarımda med-cezir ezilirdi, tökezlerdim
Birazdan bir yıldız daha kayacak ayaklarımızın altından
Az sonra siyah gece bölünecek ay gibi ikiye
Zaman yükseltirken surlarını
Saatler duracak akrebin kollarında
Takılıp kalacak Yelkovan
Ayrılığı gösterirken
Son gemide kalkarken iskeleden
Issız limandaki karanlığa sarıldım
Kanarken dudağım eski öpüşlerinde
Ardından eski bir gemici türküsü söyledim
Kolum kalkmadı sallamaya
Omuzlarım düşerken
Kumlarda kaldı dizlerim
Yosun kokunu çekerken içime
Gözlerimi yine o fırtına sildi….
5.0
100% (10)