5
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2117
Okunma

Her damlasına bir özlemin refakati dokunmuş
Sinmiş hayallere istemeye istemeye düşen
Teknesinde kaderyoğun yağmurlarından habersiz
Islak umutlar yoğuran ana gibi sessiz
Bir şehir…biraz kimsesiz.
Hayat değil, insanlar yaşanılası demişti
Ak yüzüne ak perçeminin sırrı vuran bilge
Ve insan kendisi kadar değilmiş sadece
Kalabalıktan ziyade bir sesin Kurtuluş’u
Bendimi yıktığında bir gece.
Karanfil’li hüzünlerde masumlaşan
Bazen hırçınlaşan gelecek günlerin kararlılığı
Mutluluk hakkının doğduğu
Çoğu zaman beklenen ama gidilmeyen noktanın
Arkasında sebepsiz bir korkunun vurgusu,
Zemheri ıssızlığının ayaz buğusunda kaldırımların kurşuni çocukluğu.
Ve alışkanlığı
Yalnızlığı arşınlamış parke ağızlarının;
“Ankara’nın hep, başka üşütür soğukluğu…”
Tan doğanda şavkı vuran sözlerin yemenisinde
Yalın üsluplu birkaç adım arzusunun
İnceltilen hayatlara dönüşümünde yekpareliğini yitirmiş histi
Adı koyulamayan bütün zorluklar
Ve her biri birer hiçti aslında
Sevgiyi bilmenin yaşlanmışlığında.
İstenmeyenin istenebildiği
Ya da istenmek zorunda kalınanın istenilen addedildiği koca bir tepeden
Yıllanmış sorguların gizlediği yüz hikâyelerinin
Buruk ana fikirlerine çalan kırılgan ezberlerinden
Yorgun menziller tüner şakaklarıma
Bu şehrin isli gölgelerinden…
14.07.2012
5.0
100% (8)