10
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2575
Okunma

An, ıssız bir çağrıdır daralan caddelerinde kentin
İki yakasında yoz kahkahaların rüyası.
Puslarında kayıp bir menzilden adımlanır
Şekle satıh tebessümlerin yemenisinde doğurgan bir açlık
Ve cilalı duvarlar boyunca incelen çizgisinde kalbi
Katıksız bir travmadan dağlayan aşka zıtlık.
“Dik gözlerini güneşe
Sin’e çalan bakışların acıtır kalemimi
Vursun kimi vuracaksa gitmeye doyumsuz zamanlar.”
Sıradanlaşan sözlerin aksidir
Kalabalığın paslı sırrında çukurlaşan aynalar.
Bam teline düşen zemheri akitleşmelerinin tanımlarında
Anlatılmazlığın suskusuna yorgun
Bir anlaşılmaz imgedir yalnızlığın
Sınırlarına sonsuzluğunun isyanı.
“Susma, ısıt sarmaşığını baldıranların, aksın geceye
Sürgüsü çözülsün yetimliğin pençesinden
Kardelen makamının nidası bilinsin.”
Öfkeli yollar uzanır yönsüzlüğüne yolcunun
Her parke bir anının gölgesi
Yollar bu kentte izsiz ifadelerin geçidi
Yollar, gidenlerin hüzün bestesi.
“Azatlığın vaktinden vakitler seç
Yıldırımlarca sal özgürlüğün cümlesini
İçinde, ya da içinden yaşadığın dünyaya.
Dünden bugüne ne varsa yüreğinde
Yarının şerefine,
Bana güzel bir şey söyle…”
24.06.2012
m.abdırgan
5.0
100% (13)