14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1490
Okunma
Hani nerde o günler; sakız etmeye gidip,
Göğösu yollarına vurduğumuz gün hanı?
Biraz koz helvasını lavaşa katık edip.
Çocukluğun tadına vardığımız gün hanı?
Hanı bir dirmit bulsak arardık eşkasını.
Sırmalı çam dibine , komazdık başkasını.
Gizli gizli koparıp pantolun kopçasını,
Mıras oyunlarına verdiğimiz gün hanı?
Özlemle yad ederim o güzelim anları.
Gece Ucalanı’nda yattığım zamanları.
Başları gelin gibi süslenmiş hayvanları,
Dipler’in yokuşuna sürdüğümüz gün hanı?
Söyle; nasıl dayanır sıla hasreti çeken?
Kor düşer yüreğime o günleri anarken.
Kurt Taşı’nın başında Urumca türkü yakan,
Lopacan kızlarını gördüğümüz gün hanı?
Göçtük yaban ellere; düştük ekmek peşine.
Gurbet kahrı karıştı yaşama telaşına.
Akşam üstü oturup Yağlı Su’yun başına,
Olur olmaz hayaller kurduğumuz gün hanı?
Garip Çepni çekemez sevdanın yokluğunu.
Buğulanır gözleri; arar çocukluğunu.
Susar,gömer içine gönül burukluğunu.
Nasip olup sılaya erdiğimiz gün hanı?
Sırmalı çam: Ağaçkakan, çam ağacını sırma şeklinde oyar, çıkan akınduruktan (reçine) sakız oluşur. Tadı en hoş sakız bunlardan edilirdi.
Dirmit: Mantar. Bir mantarın yanında mutlaka bir tane eşi olur ki yöremizde eşka denir.
Mıras oyunu: Misket oyunu; kopçasına oynadığımızdan, büyüklerimizin elbisesinde kopça bırakmazdık.