6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1436
Okunma
Gün sızılı
Tan kızılı bir seher vakti
Yoroz burnuna doğru
Karadenizin kara sularını bir taka yarıyor
Sevdalarını gömmüş sinesine Dursun reis
Bereketli bir gün için Allaha yalvarıyor
Kıpkızıl sımsıcak şeydi düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Hamsi kaynıyordu deniz
Reisi bir görseniz
İçi içini yiyordu
Bahtı kara değildi gayrı
Güne şükrediyordu
Morarmış dudaklarında bir kesme gayde
Uy denuz kara denuz
Doldi da taşamayi
Yüreğine doldurup duyguların hasını
Gayrı yeter diyerek
Çevirdi rotasını
Keşke gerçek olaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Gök zifire büründü bir anda
Giderek şiddetlendi fırtına
Bir histeri kapladı tüm vücudunu
Sanki kör bir hançer saplandı sırtına
Yıldırımlar iniyordu kara bulutlar arasından
Ve bir kez daha dehşetle irkildi reis
Karadenizin karasından
Asude bir suydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Başını azgın dalgaların göğsüne vura vura
Gömüldü karanlık sulara
Reisin hamsi dolu takası
Kaderi böyleydi
Birleşmemişti ki iki yakası
Dipsiz bir kuyuydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Takasını alan
Umudunu çalan sular karıştı gözyaşlarına
Donuk bakışları kaydı Yoroz yamaçlarına
Boğazı bin bir düğüm
İsyanını yutkundu
Bir acı çaresizlik kapladı içini
Tutunduğu tahtaya baktı baktı
Ve yavaşça
Tahtayı bıraktı
Sessiz bir ölüme kaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin