7
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1274
Okunma
Her seferinde
Nasıl şiir yazılırdı unutuyorum
Gözlerim unutuyor
Dudaklarım unutuyor
Etim unutuyor
Sonra gözümün önüne
Bir buz kütlesinin içinde uyuyan bir gül geliyor
Bir türlü erimeyen
Bir türlü eritemediğimiz
Peki böyle mi hoşuna gidiyor sevgilim?
Seninle konuşur gibi yazmam
Masum sözcüklerin sergilediği
Temsili bir şiir havasında
Gösteri bittikten sonra fuayemizde gizlenip
Spotların altında imgelerimizi öpüştürebileceğimiz
Sayfadan bir sahnede
Kurtarılmış bölgemizde bahtiyar taklidi yapan
İki deli oyuncu gibi
Nasıl şiir yazılırdı
Anımsayamıyorum
Yaşlı bir slogan olacaktı ruhunda
Ayık olduğum bir zaman
Derime nakşedeceğim ilk fırsatta
Ama neydi?
Neyse
Söz verdin
İlk fırsatta sırtıma serseri rujunla kazıyacaksın
Biliyor musun?
Göğsünden çıkan karanlık harfleri emzirmeseydin gecelerime
Hiç büyüyemezdim ben kendi yarattığım alfabede
İşte o yüzden
İrili ufaklı bunaltılarımda dahi
Hep o mavinin emrindeydim
Otur
Otur
Kalk
Kalk
Öp
Öp
Nasıl da tuhaf bir, “ağla gezegenindeyim.”
Vahşi bir ağacın
Yumuşak bir yaprağısın
Bu çelişki seni bende filizlendiriyor
Biliyorum
Sevmiyorsun keyifsiz virgülleri
Ve onlara ait üvey cümleleri
Tüylü saatler
Saatinden kopmamaya yeminli dakikalar
Nafile
Tahlil sonuçları geldi :
Şehvet balığımız yüzemeyecek bir daha akvaryumunda
Oysa
Bu şiir gölünü yapabilmek için
Ki sırf dalabilelim diye şahitsiz
Kaç gece nöbete kaldım, yapay sonbaharlar eşliğinde
Karamsarlık da buharlaşır mı
Sana hayali bıçkınlığımda
Her defasında
Unutuyorum nasıl şiir yazacağımı
Giriyormuş gibi yaptığımız sunaklarda birikiyor
Çileli sevgilerim
defaten
Hep uyku – sersemi oluyorum sana
Evet, gibi
Uyur sever gibi
Bak yine unuttum içimdeki şiirini
Ama şimdi buldum sebebini :
Sen o buz kütlesindeki şeydin
Şey…
Neyse hadi “gül”
Ve bil, yedi yaşındaki halinle :
En iyi sırrı
Sarhoş bir ip cambazı tutar...
Oktay Coşar
5.0
100% (10)