8
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1390
Okunma

ben kızamık çıkarmıştım değil mi anne
şefkati eksilmiş sırtımın o lekeler ondan
bir kuş karanlıkta kaybolur gibi bakma bana
yalan emziriyorum işte arada
toprak yemeyi bıraktım!
kazak dokuyor boğazım
sen hep dik durmalı derdin hayatta
şimdilik oturarak uyumayı öğrendim yatakta...
yıldızlar anne
ne zamana dek şarkı söyler çocuklara
karanlık ne zaman keser korkutmayı
yaramazlık bile neşedenmiş
artık hiç bırakmıyorum elini
ne vakit benimle yürüsen
ama yalan yok yaram azıyor
sen hiç büyümeyeceksin deyişin gelince aklıma
siyah eteğin hâlâ bir beden büyük
çoğu yutturuyorum babama boş şurup şişelerini
ama çiçekler ele veriyor arada!
öksürmem geçmiyor nedense
ne yesem dokunuyor bu ara
soğuk suyu suçlayıp duruyorlar
dondurmanın da hiç günâhı yok aslında
aç karnına tok bir ses dokunuyor kulağıma!
suratsızlaşıyormuşum giderek
öyle diyor herkes
bazıları da sanki bilir gibi
zamanla düzelir diye hüküm vermekte
sanki anlıyorlarmış gibi
ki; zamansız bir çocuk için an ne!
yüzünün çatısı sızıyor kevgir gibi
rahmine geri dolduruyorum kendimi
ama sen üzülme anne
toparlanırım sanıyorum bir müddet
hem odam bile artık ’annesi varmış’ gibi!
bir kitap aldım geçen
adı zamansız yaşamak
kuzusundan ayrılan Magie’in hikâyesi
kapağında bulutlardan seslenen melekler var
kaç kez okudum
ama nedense hep geceleri giriyor koynuma
ve zoraki kucaklatıyor kendini
canımı acıtan bir sessizlik okşuyor sanki yanağımı
belki saçma ama
gece sütünden çok daha etkili!
kızacaksın biliyorum
arada açık bırakıyorum musluğu bilerek
ama buselik ezgiler gibi
beni okşuyormuşsun gibi geliyor ağlamak
içimin kilidi kırık biliyor herkes
ama mevsimden diye geçiştiriyorlar
sende öyle misin ruhsarı dağınık
herşey anlamsız geldiğinde
ansızın çiseler toplanıyor mu seninde gözlerine
ben çok uyuyorum bugünlerde anne
senin de apansız bir melankoli saldırıyor mu tüylerine!
hatırladın mı hep kızardın bana
sabahın köründe uyandırıyorum diye
yoksa eskisi gibi duymuyor musun şimdi
ses geçirmiyor mu yoksa toprak!
karnındayken bile tekmelediğimi duyarmışsın
öyleyse şimdi neden uyanmıyorsun anne!
ToprağınSesi
( yükseklik korkusu gibidir yetim sancılar. bir yanı hiç yenemeyeceğin telaştır
bir yanı; yeneceksin biraz daha dayan ... işte böyle bir şey olmalı zamansız yaşamak...
iki zaman vardır annesini kaybeden bir çocuk için, hatırladığı ninnilerle o hiç unutamadığı feryat arasına sıkışan
biri ömür boyu açlık diğeri diline değen ekmeğin ilk başak hâli...
Şimdi duyumsama vakti... hayatı zamansız yaşayan ve açlıktan ölmeye râzı, öyle çok buğday tenli çocuk var ki!.. )
.
5.0
100% (14)