0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
957
Okunma
Saat tam tamına oniki
Zaman kurnaz bir tilki
Koktukça toprağın nefesi
Duyuluyor ölümün guguk sesi
Üç sokak ötesi,
İki adım sonrası
Yalnızlık;
Ne kötü şey
Kararsızlık
İki kale arasında gidip gelmekte fikir
Önce,kafada fitne
Sonra,kalpte zikir
Havlayıp durmakta azgın nefis
Günahlar gülmekte pis,pis
Enterasini giymiş beklemekte sabah
Gecelere dokunmak haram
Yıldızları okşamak mübah
Kıt kanaat geçiniyor mahallemde kediler
Az önce sela okundu
Birisi daha öldü dediler
Baktım;penceremden uçuyor hala
O beyaz martı
Kanatları ardına kadar açılıyor
Kanıyor ayaklarının altı
Ortadan ikiye ayrıldı dünya
Gök çatırdadı.
Zaman öz,
Mekan üvey,
Toprak dadı.
Yağmur gözlü bir kadındı annem
Saçları ıhlamur ağacı
Kördü baktığım bütün aynalar
Bütün aynalar mızıkçı
Saçları uzadıkça ölümün,
Sakallarıma ak düştü
Soyu tükendi Anka’nın
Başıma kargalar üşüştü
İstimlak edildi gençlik,
Bedenler kaldı özgür
Beyinler ipotekli
Belden aşağısı hür
Uyku tutmuyor gökyüzünü
Karanlık, düşünceli
Zaman doldu
Geldi,kelebeklerin eceli
Kanter içinde kaldım yine
Ufukta bekliyorum
Arkama aldım güneşi
Ay’ı itekliyorum
Saat tam tamına oniki
Elimde meçhul bir kroki
Harfleri darağacına asıyorum
Öldükçe birileri
Ben hep susuyorum.....