5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1842
Okunma
muhabbet gözesinden coşku ile kaynayan
iki can ırmağız biz;
sekerât-ı aşk ile aynı denize akan…
efsunlu bir perdeyle perdelenmiş aramız;
cezbeder cennet gibi,
ürpeririz açmaktan …
ateş ile barutu imrendirir özümüz.
aşkımız coşkudur bir yanıyla;
yürek kanatlandıran…
diğer yanıyla amansız bir kıyâmet!
delişmen, fütursuz,
pişmanlıkla yandıran…
ayrı mevsimlerin yağmurlarıyız gülüm;
sen; çiçeği burnunda bir nevbaharsın;
baharı kıskandıran…
ben; yılların yorgunluğunu sırtlamış,
hayatın kıyısına iğretice tutunan
bir vakti hazan…
aralanıp ta bir gün gerçek hayat perdesi;
şaşkınlıkla her bir can
ayılınca ölüm uykularından…
ilk seni arayacak gözlerim insanlar arasında,
ebedî yâr akdiyle seni dileyeceğim
vedûd olan mevlâ’dan…
çünkü sen; gönlümde ki hasret ufkumsun benim,
sen; yûsuf’un bitimsiz gönül sancısı,
gül yürekli züleyhâ’m…
sen; özlem aynamda ki silinmeyen sûretsin,
sen; kendimden bile sakınarak
ukbâ’ya sakladığım âmînler yüklü duâm…