22
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1593
Okunma

Görünmezlik iksirini içtiğim günden beri
Çakma gülüşlü sis bulutlarının ardından
Üşenmeden
Mahpushane koridorundan kalma alışkanlıkla
Odamı yön belleyen voltalarında
Eğreti tespihinle
Kısmen papatya fallarına özenircesine
Tek bir alternatifle
Gelecek, gelecek, gelecek….
Ve yine gelecek deyişini
İtinayla seyrederken…
Ah! Hiç sorma kaderle çelişkimi…
Yorgun bekleyişinin ardından
Dilindeki ıslığı eyleme geçirişin
Yabancı uyruklu sigaranı keyifle yakarak
Olay mahallini, kati suretle terk edişin
Boğazımda manasız yumruya boy verdirişin
Üç kelimenin, dudaklarından okunuşu
‘’Bu kaçıncı bekletişin’’ deyişin...
Ve tam bir Türk filmi klasiğiyle
Diyorum ki…
Kader ağlarını örmeye başladığı günden beri
Çareler çaresizleşti
Kötü adamlar, kötü kadınlar vardı yolumuza engel.
Söyledim ya, bu bir Türk filmi
Böyle olmalı derken,
Senarist öyle yazmıştı, ne gelir elden.
Değişmezdi... finali belliydi filmin
Kavuşmamalıydı birbirine ellerimiz
Hatta vurulmalıydık kahpe kurşunlarda
Belki de zeminde sürünmeliydik kan revan biçimde
Velhasıl...filmin son karesinde
Aşkımızı gömmeliydik.
Ve...
Vuslata görünmeden...doya doya ölmeliydik.
29 Mayıs 2012 / NÜS