18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1734
Okunma

‘her yürek bir şair aşk ve yaşam
o kalemden dökülen şiirdir evlat’
ha kırmızı mürekkeptir yazılan ha kurşundur dökülen
önemli olan uzunluğu yada kısalığı değildir dizelerin
her hâlükârda zaman vururken son noktayı mısralara
şiirinin hangi kıtalarının aktığıdır aklın duvarlarına
düşün ki gürül gürül akan aşkın çağlayanından damla damla
diyelim şansla çatlak testiyi zor bela doldurmuşsun
susuzluğu muhafaza edip ihmal etme içmeyi sakın
savrulurken eylül kokan yapraklar bakıp başka bir şiire
eskimiş testinin içinde kalmamışsa bir dirhem su
iç çekerek ne güzel yazılmış demek de takılabilir diline
ağlamaklı ifadeyi sil at yüzünden evlat kısmet
bu kör bahtın kara talihine düşmedi hoyrat sevdalar
eksik kaldı mısralar belki iyi bir şair olmadığımdan
nasıl da sığdırdık kokusunu kağıttan aşkların zamana
bak bu yanık ellerim kavramadıkça ıslak yüzünü kalbin
ne bu âmâ gözler gördü sürülmemiş toprakları ardından sisin
ne de işitti bu duvar kulaklar sesini çınlarken çan kulelerinin
bende babam gibi atıp temellerimi çorak arazilerin üstüne
sonra geri almak istedim bebekliğimi ciğerlerim yanarak
lakin eskiden de bu akılsız baş ısırıp anamın ak memesini
yıllar yılı mahkum ettirmiş kendini gevelemeye emziği
yağarken kar omuzlarına tutunmak için düz yolda
acıtmaz canını vaktiyle düşmüş olman toprak yamaçtan
desene hangi doğrudur ki literatürde kabulü var olan
nedamet rüzgârı da olsa günlerin suratına yapışan açılır
ağırlaşan göz kabakların isteksizde olsa üstüne sabahın
bir gün kıvrılıp takılır odadaki üçüncü perde gözlerine
süzüldüğünü görürsün sadece öncekilere güneş ışığının
Blackless