8
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1314
Okunma
Nazım ustaya bir denizci selamI...
Doğduğu topraklarda oğlan diye el üstünde tutulmuştu Süleyman
Tuhaf bir sıvıyla yatağını ıslattı onüçünde
düşünü hayra yordu aklı havada
İlk kız memesini daha onbeşinde sıktı ağzıyla
onsekizinde koca ertesi yıl baba olduğunu anladı
Yirmisinde apoletli gerilla
yirmiikide Nietzsche ve Marks okudu
ve enternasyonal dinledi
dişlerinin arasında jilet, utku ve cıgara
Yastığının altında nal sesleriyle uyuyordu insanlık
masallar, zılgıtlar, küfürler içinde
parçalanmış dimağı her ve hiç intifada
Ne yana dönse karanlık dehlizleri gerçeğin
ve dilinde durmaksızın uzayıp giden şiirsel savlarla
Söz sözü açtı anlam anlamı dağıttı
tarumardı bütün dünya Süleyman’a
Dört kibrit çöpüne müsavi bir gençlikte
tepesinden başladı ağarmaya saçları
Trenler, sendikalar ve bulvar orospuları
hücre evlerinde son baskıya hazırlanan sloganlar
ütopyalar ve mahpushane koridorları
aşk mektuplarını ve uykuları piç eden
palaskalı korkusuzluk korkuları
Bir oduna sarılmakla bir kadına sarılmanın farkı neydi
düşünmedi o aralar
Kadınlar ve kutsallar yani süleymanın â’râfı
hep dipsiz kuyularda karşılaştılar
Yirmiüçünde özgürdü olabildiğince
parmağından yüzüğünü çıkardı kalbinden karısını
Hayatı yirmidördünde sorguladı süleyman
yirmibeşinde bir kadına tav oldu
rüzgara karşı tükürüp ilk küfrünü savurdu yirmialtısında
Züleyha
ah o Züleyha
topuklarını kemiren şehvet fahişesine yenilmeyi
seven Züleyha
aşkı hırsına bulayıp
sadık olabilmeyi ayaklar altında ezen ve
dilindeki alları mora imleyen Züleyha
Varlığın bir anlamı olmalı dediğinde otuzdu
bir kaç Züleyha’ dan döndüğünde otuzdört
Otuzbeşe kadar hep ölümü bekledi, ölebilmeyi hatta
nasıl da arzuladı kadınından bile fazla
Varlığın anlamı olmalı
olmalı.
olmalı
Anlama anlam katan
ya Leyla yahut Züleyha
Olmalı.
Belki Yusuf belki de mecnun
yok yok herşey ama herşey safsata mı
ya Ülya?
Felekten bir gece çaldı otuzbeşinde
tövbe etti ardı sıra lakin aklı kaldı geride
Otuzyedisinde burnunun direği sızladı içini delen mayhoş bir kokuyla
kendini akarken buldu kıpkırmızı kanla kaplı
ve kapalı bir olukta
Süleyman Züleyha’ya rastladı
Hayatın anlamını sormayacaktı bir daha
bu mu yoksa Züleyha yer gök ramza
İnleyen, inlemelerini sızıyla örten bir doğumun sancısında
apış arasının yüreği ağzında ve ellerini öteliyordu hazla
Suya bakarken sesini gömdüğü rüzgâra döndü ve
ah! Dedi kadın
Gökyüzü omuzlarında sarsılarak ağladı
sırdan kanamış dudaklarını bir çiğ tanesi araladı
Ve yirmi birinci yüzyılda aşka iman eden insan aşkına
Allah tek hece üzerinden bir Süleymanı yarattı...
Sumnu-aşık/derviş kadın ve onu dinleyen karga meseli.- İbn i Arabi
şehvet, insanın topuklarını kemiren fahişedir.- Nietzsche
Nazım ustaya bir denizci selamı
5.0
100% (9)